Adana’da yaşlı ve engelli yurttaşlar her gün aynı onur kırıcı manzara ile karşı karşıya kalıyor: Özel halk otobüsüne biniyor, ulaşım kartını okutuyor, şoför dönüp bakıyor ve yüzünde bir tebessüm değil, bir hoşnutsuzluk ifadesi… Ardından bazen doğrudan, bazen imalı cümleler geliyor:
“Gene bedava biniyorsunuz.”
“Otobüs mü kaldı bedavacılara.”
“Biz de para kazanacağız.”
Kart sahibi engelli, yaşlı, kamu hizmeti sağlamaya giden bir vatandaş, ve en önemlisi belkide bir şehit yakını....
SANKİ KENDİ CEBİNDEN ÖDÜYOR!!!
Oysa ortada bir gerçek var. Bu insanlar bedavaya binmiyor. Onlar yasal haklarını kullanıyor. 65 yaş üstü yurttaşlarımıza ve engelli bireylere verilen ücretsiz ulaşım kartı, devletin bir sosyal destek politikasıdır. Kanunla tanınmış bir haktır. Şoförlerin görevi bu hakkı sorgulamak değil, bu yurttaşlara güvenli ve saygılı bir yolculuk sunmaktır.
Ama gelin görün ki, bazı özel halk otobüsü şoförleri bu hakkı sanki kişisel bir kayıp gibi görüyor. Her kart basan yaşlıya homurdanan, her engelli bireye laf çarpıtan, kimliğini sorgulayanlar var. Bazı yolcular, sırf bu sözlü tacize uğramamak için yürümeyi tercih ediyor. Peki, bu adil mi?
Devletin sağladığı ücretsiz kartlar, bir lütuf değil, bir sosyal sorumluluğun ürünüdür. 40-45 yıl çalışıp emekli olmuş bir büyüğümüzün, “İzin verirseniz kartımı basayım” diyerek başını öne eğmesi içimizi sızlatmalı. Ya da otobüsün ön kapısından zorlukla binen bir engelli vatandaşın, kendini açıklamak zorunda hissetmesi… Bu tablo bize hiç yakışmıyor.
Belediyelerin bu konuda denetimi artırması gerekiyor. Kamera kayıtları incelenmeli, yolcu şikâyetleri ciddiye alınmalı. Bir belediye, kentte ulaşım hizmeti sunan tüm araçlarda “eşitlik, erişilebilirlik ve saygı” ilkesini korumakla sorumludur.
Bir şoför yolcuyu azarlayabiliyorsa, bu denetim eksikliğindendir. Ve en önemlisi, o otobüse binen diğer yolcuların sessiz kalmasındandır.
Hatırlatalım:Bu kartlar “lütuf” değil, “hak”tır. Bu hakka saygı duymak, insanlığa saygı duymaktır. Şoförlerin eğitilmesi, hatalı davrananlara yaptırım uygulanması, belki de tüm otobüslerde bu konuda kamu spotlarının yayınlanması artık şart.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Fatma AKÇAY
Toplu taşımanın bedavacıları!
Adana’da yaşlı ve engelli yurttaşlar her gün aynı onur kırıcı manzara ile karşı karşıya kalıyor: Özel halk otobüsüne biniyor, ulaşım kartını okutuyor, şoför dönüp bakıyor ve yüzünde bir tebessüm değil, bir hoşnutsuzluk ifadesi… Ardından bazen doğrudan, bazen imalı cümleler geliyor:
“Gene bedava biniyorsunuz.”
“Otobüs mü kaldı bedavacılara.”
“Biz de para kazanacağız.”
Kart sahibi engelli, yaşlı, kamu hizmeti sağlamaya giden bir vatandaş, ve en önemlisi belkide bir şehit yakını....
SANKİ KENDİ CEBİNDEN ÖDÜYOR!!!
Oysa ortada bir gerçek var. Bu insanlar bedavaya binmiyor. Onlar yasal haklarını kullanıyor. 65 yaş üstü yurttaşlarımıza ve engelli bireylere verilen ücretsiz ulaşım kartı, devletin bir sosyal destek politikasıdır. Kanunla tanınmış bir haktır. Şoförlerin görevi bu hakkı sorgulamak değil, bu yurttaşlara güvenli ve saygılı bir yolculuk sunmaktır.
Ama gelin görün ki, bazı özel halk otobüsü şoförleri bu hakkı sanki kişisel bir kayıp gibi görüyor. Her kart basan yaşlıya homurdanan, her engelli bireye laf çarpıtan, kimliğini sorgulayanlar var. Bazı yolcular, sırf bu sözlü tacize uğramamak için yürümeyi tercih ediyor. Peki, bu adil mi?
Devletin sağladığı ücretsiz kartlar, bir lütuf değil, bir sosyal sorumluluğun ürünüdür. 40-45 yıl çalışıp emekli olmuş bir büyüğümüzün, “İzin verirseniz kartımı basayım” diyerek başını öne eğmesi içimizi sızlatmalı. Ya da otobüsün ön kapısından zorlukla binen bir engelli vatandaşın, kendini açıklamak zorunda hissetmesi… Bu tablo bize hiç yakışmıyor.
Belediyelerin bu konuda denetimi artırması gerekiyor. Kamera kayıtları incelenmeli, yolcu şikâyetleri ciddiye alınmalı. Bir belediye, kentte ulaşım hizmeti sunan tüm araçlarda “eşitlik, erişilebilirlik ve saygı” ilkesini korumakla sorumludur.
Bir şoför yolcuyu azarlayabiliyorsa, bu denetim eksikliğindendir. Ve en önemlisi, o otobüse binen diğer yolcuların sessiz kalmasındandır.
Hatırlatalım:Bu kartlar “lütuf” değil, “hak”tır. Bu hakka saygı duymak, insanlığa saygı duymaktır. Şoförlerin eğitilmesi, hatalı davrananlara yaptırım uygulanması, belki de tüm otobüslerde bu konuda kamu spotlarının yayınlanması artık şart.