Adana, tarımın başkenti olarak verimli toprakları ve bereketli sulama alanlarıyla bilinir. Ancak son yıllarda iklim değişikliğinin etkileri, barajlardaki su seviyelerine yansımaya başladı.
DSİ 6. Bölge Müdürlüğü’nün verilerine göre, Adana’ya su sağlayan barajların doluluk oranı ortalama yüzde 15 seviyesinde ölçüldü.
Yedigöze, Çatalan, Seyhan, Nergizlik ve Kozan barajlarındaki bu düşük doluluk oranları, kentteki su yönetiminin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Kuraklığın etkisi yalnızca barajlarla sınırlı değil. Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Deniz Orhan’ın da vurguladığı gibi, artan sıcaklıklar ve azalan yağış miktarları su kaynaklarını ciddi şekilde tehdit ediyor.
Meteoroloji verileri, Temmuz 2025’in bir önceki yıla göre daha az yağış aldığını gösteriyor. Bu durum, sadece Adana’da değil, ülke genelinde su kıtlığı ve suya erişim sorunlarını gündeme taşıyor.
Zirai üretimin artan su tüketimi, orman yangınları ve kentleşmenin baskısı, su kaynaklarını giderek daha kırılgan hale getiriyor. İzmir’de yaşanan su kesintileri ve Hatay’ın sınırlı su rezervleri, bize acil önlemler alınmazsa benzer senaryoların Adana’yı da vurabileceğini gösteriyor.
Bu tablo karşısında yapılacak en doğru hareket, tasarruf ve bilinçli su kullanımıdır. Evlerde, iş yerlerinde ve tarım alanlarında suyu verimli kullanmak, kenti olası krizlerden korumanın ilk adımıdır.
Ancak yetkililerin sadece uyarı yapmakla yetinmemesi, uzun vadeli stratejilerle barajların doluluk oranlarını artıracak projeleri hayata geçirmesi gerekiyor.
Adana’nın bereketli toprakları, her zaman çiftçisinin emeğiyle ve barajlarından aldığı destekle hayat buldu.
Kuraklıkla mücadelede de aynı bilinçle hareket etmek, kentin geleceği için kritik önem taşıyor. Su kıtlığı sadece bugünü değil, yarını da şekillendiren bir krizdir; farkında olmak ve önlem almak artık bir seçenek değil, zorunluluk.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bereketli topraklar su kıtlığıyla karşı karşıya! Suyu tasarruflu kullanalım
Fatma AKÇAY
Adana, tarımın başkenti olarak verimli toprakları ve bereketli sulama alanlarıyla bilinir. Ancak son yıllarda iklim değişikliğinin etkileri, barajlardaki su seviyelerine yansımaya başladı.
DSİ 6. Bölge Müdürlüğü’nün verilerine göre, Adana’ya su sağlayan barajların doluluk oranı ortalama yüzde 15 seviyesinde ölçüldü.
Yedigöze, Çatalan, Seyhan, Nergizlik ve Kozan barajlarındaki bu düşük doluluk oranları, kentteki su yönetiminin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Kuraklığın etkisi yalnızca barajlarla sınırlı değil. Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Deniz Orhan’ın da vurguladığı gibi, artan sıcaklıklar ve azalan yağış miktarları su kaynaklarını ciddi şekilde tehdit ediyor.
Meteoroloji verileri, Temmuz 2025’in bir önceki yıla göre daha az yağış aldığını gösteriyor. Bu durum, sadece Adana’da değil, ülke genelinde su kıtlığı ve suya erişim sorunlarını gündeme taşıyor.
Zirai üretimin artan su tüketimi, orman yangınları ve kentleşmenin baskısı, su kaynaklarını giderek daha kırılgan hale getiriyor. İzmir’de yaşanan su kesintileri ve Hatay’ın sınırlı su rezervleri, bize acil önlemler alınmazsa benzer senaryoların Adana’yı da vurabileceğini gösteriyor.
Bu tablo karşısında yapılacak en doğru hareket, tasarruf ve bilinçli su kullanımıdır. Evlerde, iş yerlerinde ve tarım alanlarında suyu verimli kullanmak, kenti olası krizlerden korumanın ilk adımıdır.
Ancak yetkililerin sadece uyarı yapmakla yetinmemesi, uzun vadeli stratejilerle barajların doluluk oranlarını artıracak projeleri hayata geçirmesi gerekiyor.
Adana’nın bereketli toprakları, her zaman çiftçisinin emeğiyle ve barajlarından aldığı destekle hayat buldu.
Kuraklıkla mücadelede de aynı bilinçle hareket etmek, kentin geleceği için kritik önem taşıyor. Su kıtlığı sadece bugünü değil, yarını da şekillendiren bir krizdir; farkında olmak ve önlem almak artık bir seçenek değil, zorunluluk.