Trafikte seyir halindeyken, yanınızdan dumanlar çıkaran bir araç geçtiğinde ya da önde giden otomobilin kapısının olmadığını gördüğünüzde, aklınızdan şu geçmiyor mu: “Bu araç nasıl hâlâ trafikte?” Sadece estetikten ya da şehir düzeninden bahsetmiyoruz; burada ciddi bir can güvenliği meselesi var.
Sıcak havalarda motoru tutuşan eski model araçlar, sadece kendilerini değil, çevresindeki onlarca sürücüyü de riske atıyor.
Geçtiğimiz gün Mersin Tarsus’ta yaşanan olayda, motor kısmı alev alan bir araç neredeyse orman yangınına neden oluyordu. Bir kıvılcım, kilometrelerce yeşilliği yok edebilirdi.
Bu durum bir ilk değil, son da olmayacak. Yokuşta freni tutmayan, sinyal vermeyen, farları çalışmayan, egzozundan kara dumanlar salan kaç araçla karşılaşıyoruz her gün?
Bazıları bu araçların görüntü kirliliği oluşturduğunu düşünüyor ama mesele bundan çok daha derin.
Bu araçlar aynı zamanda çevreye aşırı karbon salımı yapıyor, gürültü kirliliğine yol açıyor, en önemlisi de trafik kazalarının başlıca sebeplerinden biri hâline geliyor.
Bir köşede park etmiş, yarısı boyasız, kapıları tel ile tutturulmuş araçlar görmeye alıştık. Ama alışmamalıyız.
Çünkü bunlar artık sadece nostalji unsuru değil, yolda yürüyen çocuğun, bisiklete binen gencin, seyir halindeki diğer araçların güvenliğini tehdit eden birer tehlike unsuru.
Avrupa’da ve gelişmiş ülkelerde yıllardır uygulanan bir sistem var: Belirli yaşı geçen araçlar, eğer teknik muayene ve emisyon standartlarını karşılamıyorsa, trafikten men ediliyor.
Türkiye’de de buna benzer adımlar atıldı ama yeterli değil. Özellikle 20 yaş üstü araçlar her yıl sıkı denetime alınmalı; emisyon, güvenlik ve teknik yeterlilik sağlamayanlar sistemden çıkarılmalı.
Elbette ekonomik şartlar zorlayıcı. İnsanlar mecburiyetten eski araç kullanıyor. Ancak bu noktada devletin devreye girmesi, eski aracını hurdaya veren vatandaşlara hurda teşviki sağlaması, uygun ödeme koşullarıyla yenileme programları sunması şart. Hem çevre korunur, hem kaza oranları azalır, hem de şehir estetiği kazanır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Eski araçlar trafiğe çıkmamalı!
Fatma AKÇAY
Trafikte seyir halindeyken, yanınızdan dumanlar çıkaran bir araç geçtiğinde ya da önde giden otomobilin kapısının olmadığını gördüğünüzde, aklınızdan şu geçmiyor mu: “Bu araç nasıl hâlâ trafikte?” Sadece estetikten ya da şehir düzeninden bahsetmiyoruz; burada ciddi bir can güvenliği meselesi var.
Sıcak havalarda motoru tutuşan eski model araçlar, sadece kendilerini değil, çevresindeki onlarca sürücüyü de riske atıyor.
Geçtiğimiz gün Mersin Tarsus’ta yaşanan olayda, motor kısmı alev alan bir araç neredeyse orman yangınına neden oluyordu. Bir kıvılcım, kilometrelerce yeşilliği yok edebilirdi.
Bu durum bir ilk değil, son da olmayacak. Yokuşta freni tutmayan, sinyal vermeyen, farları çalışmayan, egzozundan kara dumanlar salan kaç araçla karşılaşıyoruz her gün?
Bazıları bu araçların görüntü kirliliği oluşturduğunu düşünüyor ama mesele bundan çok daha derin.
Bu araçlar aynı zamanda çevreye aşırı karbon salımı yapıyor, gürültü kirliliğine yol açıyor, en önemlisi de trafik kazalarının başlıca sebeplerinden biri hâline geliyor.
Bir köşede park etmiş, yarısı boyasız, kapıları tel ile tutturulmuş araçlar görmeye alıştık. Ama alışmamalıyız.
Çünkü bunlar artık sadece nostalji unsuru değil, yolda yürüyen çocuğun, bisiklete binen gencin, seyir halindeki diğer araçların güvenliğini tehdit eden birer tehlike unsuru.
Avrupa’da ve gelişmiş ülkelerde yıllardır uygulanan bir sistem var: Belirli yaşı geçen araçlar, eğer teknik muayene ve emisyon standartlarını karşılamıyorsa, trafikten men ediliyor.
Türkiye’de de buna benzer adımlar atıldı ama yeterli değil. Özellikle 20 yaş üstü araçlar her yıl sıkı denetime alınmalı; emisyon, güvenlik ve teknik yeterlilik sağlamayanlar sistemden çıkarılmalı.
Elbette ekonomik şartlar zorlayıcı. İnsanlar mecburiyetten eski araç kullanıyor. Ancak bu noktada devletin devreye girmesi, eski aracını hurdaya veren vatandaşlara hurda teşviki sağlaması, uygun ödeme koşullarıyla yenileme programları sunması şart. Hem çevre korunur, hem kaza oranları azalır, hem de şehir estetiği kazanır.