Son günlerde peş peşe gelen genç yaşta şiddet haberleri hepimizi derinden sarsıyor. Şanlıurfa’da yaşanan olay da bunun en acı örneklerinden biri. Daha 14 yaşında olan Y.K., tartıştığı arkadaşı Hakkı Eren Kubat’ı (16) bıçaklayarak öldürdü. Olayın ardından genç zanlı tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bugün ise bir başka haber Gaziantep'te 3 yaşındaki Fatih Demir arkadaşının bıçak darbeleriyle yaşamını yitirdi. Ve daha nicesi...
Elbette suçun ağırlığı ortada; ama üzerinde durmamız gereken sadece adli süreç değil.
14 yaşındaki bir çocuğun bıçakla arkadaşını öldürebilecek noktaya gelmesi, toplum olarak hepimizi sorgulamaya zorlamalı.
Bu durum, aile, okul ve sosyal çevre desteğinin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Çocuk suçlarının arkasında genellikle ihmaller, boşluklar ve bazen de farkında olunmayan travmalar yatıyor.
Gençler, çoğu zaman şiddeti oyun gibi algılayabiliyor; öfke kontrolü, empati ve sorumluluk bilinci yeterince gelişmemiş olabiliyor.
Ancak bunun bedelini bir başka gencin hayatı ödeyince, toplum olarak hepimiz kaybediyoruz.
Bu olaylar ailelerin çocuklarıyla iletişimine, okulların ve yerel yönetimlerin psikolojik destek ve rehberlik hizmetlerine yatırım yapmasının önemini bir kez daha hatırlatıyor.
Çocukların ellerine silah veya bıçak geçmeden, öfke ve çatışmayı yönetebilmeleri için gerekli eğitimi almaları gerekiyor.
Unutmamalıyız ki, çocuk yaşta işlenen suçlar sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur.
Her ihmal ve boşluk, bir gencin hayatını değiştirebilir; hatta alabilir. Toplum olarak alarm vermeli, önlem almalı ve gençlerimizin hayatını korumak için üzerimize düşeni yapmalıyız.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gençler arasında şiddetin bedeli: Kaybolan bir hayat!
Fatma AKÇAY
Son günlerde peş peşe gelen genç yaşta şiddet haberleri hepimizi derinden sarsıyor. Şanlıurfa’da yaşanan olay da bunun en acı örneklerinden biri. Daha 14 yaşında olan Y.K., tartıştığı arkadaşı Hakkı Eren Kubat’ı (16) bıçaklayarak öldürdü. Olayın ardından genç zanlı tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bugün ise bir başka haber Gaziantep'te 3 yaşındaki Fatih Demir arkadaşının bıçak darbeleriyle yaşamını yitirdi. Ve daha nicesi...
Elbette suçun ağırlığı ortada; ama üzerinde durmamız gereken sadece adli süreç değil.
14 yaşındaki bir çocuğun bıçakla arkadaşını öldürebilecek noktaya gelmesi, toplum olarak hepimizi sorgulamaya zorlamalı.
Bu durum, aile, okul ve sosyal çevre desteğinin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Çocuk suçlarının arkasında genellikle ihmaller, boşluklar ve bazen de farkında olunmayan travmalar yatıyor.
Gençler, çoğu zaman şiddeti oyun gibi algılayabiliyor; öfke kontrolü, empati ve sorumluluk bilinci yeterince gelişmemiş olabiliyor.
Ancak bunun bedelini bir başka gencin hayatı ödeyince, toplum olarak hepimiz kaybediyoruz.
Bu olaylar ailelerin çocuklarıyla iletişimine, okulların ve yerel yönetimlerin psikolojik destek ve rehberlik hizmetlerine yatırım yapmasının önemini bir kez daha hatırlatıyor.
Çocukların ellerine silah veya bıçak geçmeden, öfke ve çatışmayı yönetebilmeleri için gerekli eğitimi almaları gerekiyor.
Unutmamalıyız ki, çocuk yaşta işlenen suçlar sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur.
Her ihmal ve boşluk, bir gencin hayatını değiştirebilir; hatta alabilir. Toplum olarak alarm vermeli, önlem almalı ve gençlerimizin hayatını korumak için üzerimize düşeni yapmalıyız.