Muharrem ayı, İslam takviminde “haram aylar” arasında yer alır; kan dökmenin, zulmün, husumetin yasaklandığı bir vakit dilimini müjdeler. Bu ayın en önemli günü ise Muharrem’in 10’uncu günü, Aşure Günü’dür. Geleneğimizde “Aşure vermek, almak kadar kıymetlidir” deriz; paylaşmanın, farklılıkları harman ederek bir arada yaşamanın simgesidir aşure. Ancak Muharrem’in bize sunduğu çok daha derin dersler var…
Zulme Karşı Direnişin Sembolü: Kerbela’nın Mesajı
Hicri 61’de Kerbela Çölü’nde gerçekleşen trajedi, Hz. Hüseyin ve onunla birlikte 72 kişinin, adaletten sapmış bir yönetime boyun eğmeyi reddetmesinin öyküsüdür. Susuzluğa, kuşatmaya ve sayıca üstün düşmana rağmen hak uğruna dik durmak… Bu, sadece o dönemin değil, her zamanın direniş manifestosudur. Hepimiz kendi hayatlarımızda benzer tercihlerle yüzleşiriz; bazen bir tehdide, bazen haksızlığa karşı durmak… Kerbela bize gösterir ki, hakkı savunmak erdemdir ve unutulmamalıdır.
Paylaşmanın ve Kardeşliğin Günü: Aşure Geleneği
Muharrem’in 10’unda aşure tencereleri kaynar. İçinde buğday, nohut, fasulye, kuru meyve, bakliyat ve baharat… Farklılıklar bir araya gelir, uyumlu bir tat oluşturur. İşte bu, toplumsal yaşamımızın en çıplak metaforudur: Her birimiz ayrı ayrı değerliyiz; bir araya geldiğimizde güç ve güzellik kazanırız. Komşuya, dosta, ihtiyacı olana ikram etmek; önyargıları eritir, gönülleri yakınlaştırır. Unutmayalım ki paylaşmak, karşılıklı güvenin ve saygının temelidir.
Barış ve Sabır Zamanı: Haram Ayların Ruhu
Muharrem’in “haram ay” sayılması, Müslümanlara savaşmamak, barışı korumak için bir fırsat sunar. Günümüzde belki fizikî kılıçlar konuşmuyor, ama sözümüz, tutumumuz, kutuplaştırıcı dilimiz de yaralayıcı olabiliyor. Muharrem ayı, içimizdeki öfkeyi, düşmanlığı dizginleyerek empatiyi, diyalogu ve hoşgörüyü güçlendirmeyi hatırlatır. Bu ay, birbirimize kulak vermek, ötekileştirmemek ve sabırla çözüm aramak için biçilmiş bir zamandır.
Kerbela ve Aşure öğretileri, bugün de bizlere yol gösterir. Ekonomik krizler, siyasi gerilimler, kültürel ayrılıklar… Dünyamız hiç de az sorun barındırmıyor. Fakat ortak noktamız, paylaştığımız insanlık değerleridir. Adalet, şefkat, merhamet… Bu değerlere sımsıkı sarıldığımızda, hangi zorlukla karşılaşsak da ayakta kalırız. Muharrem ayı, bizlere “Bir arada güçlüyüz, paylaştıkça büyürüz” der.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem Ayı
Fatma AKÇAY
Muharrem ayı, İslam takviminde “haram aylar” arasında yer alır; kan dökmenin, zulmün, husumetin yasaklandığı bir vakit dilimini müjdeler. Bu ayın en önemli günü ise Muharrem’in 10’uncu günü, Aşure Günü’dür. Geleneğimizde “Aşure vermek, almak kadar kıymetlidir” deriz; paylaşmanın, farklılıkları harman ederek bir arada yaşamanın simgesidir aşure. Ancak Muharrem’in bize sunduğu çok daha derin dersler var…
Zulme Karşı Direnişin Sembolü: Kerbela’nın Mesajı
Hicri 61’de Kerbela Çölü’nde gerçekleşen trajedi, Hz. Hüseyin ve onunla birlikte 72 kişinin, adaletten sapmış bir yönetime boyun eğmeyi reddetmesinin öyküsüdür. Susuzluğa, kuşatmaya ve sayıca üstün düşmana rağmen hak uğruna dik durmak… Bu, sadece o dönemin değil, her zamanın direniş manifestosudur. Hepimiz kendi hayatlarımızda benzer tercihlerle yüzleşiriz; bazen bir tehdide, bazen haksızlığa karşı durmak… Kerbela bize gösterir ki, hakkı savunmak erdemdir ve unutulmamalıdır.
Paylaşmanın ve Kardeşliğin Günü: Aşure Geleneği
Muharrem’in 10’unda aşure tencereleri kaynar. İçinde buğday, nohut, fasulye, kuru meyve, bakliyat ve baharat… Farklılıklar bir araya gelir, uyumlu bir tat oluşturur. İşte bu, toplumsal yaşamımızın en çıplak metaforudur: Her birimiz ayrı ayrı değerliyiz; bir araya geldiğimizde güç ve güzellik kazanırız. Komşuya, dosta, ihtiyacı olana ikram etmek; önyargıları eritir, gönülleri yakınlaştırır. Unutmayalım ki paylaşmak, karşılıklı güvenin ve saygının temelidir.
Barış ve Sabır Zamanı: Haram Ayların Ruhu
Muharrem’in “haram ay” sayılması, Müslümanlara savaşmamak, barışı korumak için bir fırsat sunar. Günümüzde belki fizikî kılıçlar konuşmuyor, ama sözümüz, tutumumuz, kutuplaştırıcı dilimiz de yaralayıcı olabiliyor. Muharrem ayı, içimizdeki öfkeyi, düşmanlığı dizginleyerek empatiyi, diyalogu ve hoşgörüyü güçlendirmeyi hatırlatır. Bu ay, birbirimize kulak vermek, ötekileştirmemek ve sabırla çözüm aramak için biçilmiş bir zamandır.
Kerbela ve Aşure öğretileri, bugün de bizlere yol gösterir. Ekonomik krizler, siyasi gerilimler, kültürel ayrılıklar… Dünyamız hiç de az sorun barındırmıyor. Fakat ortak noktamız, paylaştığımız insanlık değerleridir. Adalet, şefkat, merhamet… Bu değerlere sımsıkı sarıldığımızda, hangi zorlukla karşılaşsak da ayakta kalırız. Muharrem ayı, bizlere “Bir arada güçlüyüz, paylaştıkça büyürüz” der.