Ramazan ayı, her yıl olduğu gibi, kalpleri ısıtan, manevi dünyamızı zenginleştiren ve sabır ile arınmayı öğreten özel bir zaman dilimi olarak yaklaşıyor. 2025 yılının 1 Mart’ı, Ramazan’ın ilk oruçlu günü olacak ve bu tarihe sayılı günler kaldı. O anı bekleyen milyonlarca insan, bu mübarek ayı, her zamanki gibi, huzurla, sevinçle ve samimi bir niyetle karşılamak için hazırlıklarını yapmaya başladı bile.

Ramazan, kalpten kalbe, insanlardan insana uzanan bir iyilik köprüsüdür. Oruç, bedensel bir temizlikten çok daha fazlasını ifade eder; ruhsal bir arınmadır, sabrın ve hoşgörünün simgesidir.

Hepimizin hayatında zaman zaman unutabildiğimiz, günlük koşuşturma içinde kaybolan değerleri hatırlatır: Merhamet, paylaşma, sadaka, dua ve sabır.

Ramazan’ın bizlere öğrettiklerinin başında sabır gelir. Her gün iftar saati yaklaştıkça, zamanın nasıl geçtiği bile unutulabilir. Bu süreç, insanın kendi nefsine karşı zafer kazanmasını sağlar.

Bu ayda tutulan oruç, sadece açlıkla sınırlı değildir. Dilin, gözün, kulağın ve kalbin de oruç tuttuğu, her yönüyle arınmayı hedefleyen bir süreçtir. Bu nedenle, oruç, sadece bedensel bir zorunluluk değil, aynı zamanda bir ruhsal mücadele, bir anlam yolculuğudur.

Ramazan’a yaklaşırken, bireylerin ve ailelerin Ramazan’a dair hazırlıkları da başlar. İftar sofraları kurmak, aile büyükleriyle birlikte olmanın, dostlarla vakit geçirmenin önemi bir kez daha vurgulanır.

Bu dönemde insanlar daha çok bir araya gelir, yardımlaşma ve dayanışma kültürü en üst seviyeye çıkar. Bu, toplum olarak Ramazan’a hazırlığın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir hazırlık olduğunu da gösterir. Kalpleri yumuşatmak, ilişkileri güçlendirmek ve sosyal dayanışmayı arttırmak, Ramazan’ın en değerli kazanımlarından biridir.

Ramazan’ın bir diğer güzelliği de içsel bir arınmayı mümkün kılmasıdır. Bu özel ay, insana yeniden başlama fırsatı verir. Geçmişin hatalarını geride bırakmak, yeniliklere açık olmak, Allah’a yönelmek ve O’nun huzurunda derin bir teslimiyet ile kalbini arındırmak, Ramazan’ın derin anlamıdır.

Sahurda, iftarda, teravih namazında ve gece dua ederken insan, içindeki huzuru ve yakınlık hissini daha güçlü yaşar.

Ramazan, sadece bir bireysel ibadet olmanın ötesinde, aynı zamanda toplumsal bir değer taşır. Oruç tutmak, paylaşılan sofraların, komşuların, arkadaşların, akrabaların aynı duyguyu aynı sofrada paylaşmasının anlamlı bir simgesidir. Yardımlaşma ve dayanışma, bu ayda çok daha fazla hissedilir.

Zengin, fakir demeden, herkesin yoksul halkla dayanışmaya girmesi, hayır işlerine katılması teşvik edilir. Birlikte oruç tutmak, bir arada olmak, manevi atmosferin gücünden yararlanmak, insanlara umut ve sevgi aşılar...