Adana’da günlerdir yüzümüzü güldüren bir bahar havası hâkim… Ne bunaltıcı bir sıcak var, ne de üstümüze çöken gri bulutlar.

Sabahları hafif bir serinlik, öğleden sonraları ise gölgeye çekildiğinizde insanı ferahlatan o yumuşak rüzgâr…

Mayıs ayının ilk haftası, adeta Adana’nın bize sunduğu kısa ve kıymetli bir armağan gibi. Ama biz Adanalılar iyi biliriz: Bu huzur uzun sürmeyecek.

Meteoroloji raporlarına göre önümüzdeki hafta sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerine çıkacak. T

ermometrelerin 35-37 dereceyi göstermesi an meselesi. Ve elbette ardından o meşhur Adana yazı gelecek.

Hani şu, geceleri bile serinlik aradığımız, asfaltın sıcağından ayakkabının altının eridiği, klimaların durmaksızın çalıştığı o uzun ve ağır yaz…

Bu yüzden, şimdi o yazdan önceki son güzel günlerin tadını çıkarma zamanı. Sabah kahvenizi balkonda içmek, parkta yürüyüşe çıkmak, çocukları alıp ağaçların altına gitmek, dostlarla açık havada bir çay sohbeti yapmak için en doğru zamanlardayız.

Üstelik Adana'nın mis gibi portakal çiçeği kokuları hâlâ şehrin bazı köşelerinde kendini hissettiriyor.

Kendimize sık sık hatırlatmamız gereken bir şey var: Mevsim geçişleri sadece takvim yapraklarında değil, hayatın ritminde de iz bırakır.

Bu geçişin farkına varanlar, yazın bunaltıcılığına rağmen bu günlerin hafifliğini kalbine kazır.

Adana sıcağını bilen bilir; şimdi biraz gölgede oturmanın, hafif bir rüzgârın, güneşin altında 15 dakika durduktan sonra serin bir su içmenin kıymetini anlamanın tam zamanı. Çünkü birkaç gün sonra, pencereyi açmak bile cesaret isteyecek.

O yüzden gelin, bugünü boşa harcamayalım. Çünkü Adana’da bahar, çabuk geçer. Yaz gelmeden, serinliğin, huzurun ve o tatlı bahar güneşinin tadını doya doya çıkaralım.