Sonbahar mevsiminin son ayı Kasımdayız. Ekim ve Kasım ayları aslında özellikle buğday için ekim zamanı ancak yeterli yağmur olmayınca Aralık ayına kadar ertelenmek zorunda kalıyor. Sonuçta artık her yıl bir öncekinden daha sıcak, daha kurak geçiyor.

Yaşanan kuraklık gıda kaynağımızın ana sektörü olan tarımı ciddi şekilde etkiliyor. Tarımda yaşanacak sıkıntı, doğal olarak hayvancılığı da etkiliyor. Yani her iki sektör de birbirine bağlı. Ancak küresel iklim krizi doğal olarak tüm canlıları etkiliyor.

Yaz dönemlerinde yanan ve yok ormanlar, tahrip edilen yeşil alanlar, kirlenen tatlı sular ve denizler.. Sonuç bunlarla beraber yağışların azalması, yüksek sıcaklıklar vs. doğamızın dengesi bozuluyor. Ayrıca insan nüfusu hızla çoğalıyor. Artan bu nüfusa paralel gıda, enerji vs. tüm ihtiyaçlar da artıyor.

Hemen hemen 200-2050 yıldır en büyük enerji kaynağımız fosil yakıtlar olarak karşımıza çıkıyor. Fosil yakıtların tüketimi her geçen gün artarken, havadaki karbondioksit emisyonları da artıyor. İşte o zaman havamızda dengesizlik meydana geliyor.

Her ne kadar şuan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme olsa da çok yetersiz kalıyor. Sonuçta enerji ihtiyaçları her geçen gün artıyor. Aslında yenilenebilir enerji kaynaklarını artırmak gerekiyor ancak yetiştirilemiyor.

Sonuca bakarsak dünya ısınmaya devam ediyor. Böyle giderse kötü günler tüm canlıları bekliyor olacak. Yaşam daha zor hale gelecek. Gıdanın erişilebilirliği zorlaşacak yani hepimiz için yaşam daha zor olacak. Umarız olmaz.

Yaşanabilir tek gezegen dünyamız ve başka bir yer yok. O bakımdan geç kalmadan acilen önlem almak gerekir. Hem de tüm insanlık. Ne kadar erken çözüm bulunursa, o kadar zarar az olur. Daha iyi bir gelecek için dünyamızı korumaktan başka çaremiz yok.

Evet! Küresel iklim krizi giderek derinleşiyor. Geç kalmadan planlar yapılmalı ve hayata geçirilmeli.