TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Adana’da Eczacılar Günü kutlandı

Türk Eczacıları Birliği 4.Bölge Adana Eczacı Odası Başkanı Ö. Mürsel Yalbuzdağ, eczacıların hastaların sağlık sistemi ile ilk temas noktası olan ve en kolay erişim sağlanan sağlık danışmanları olduğunu söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 14.05.2024 16:11
Haber Güncellenme Tarihi: 14.05.2024 16:24
Kaynak: Haber Merkezi
Adana’da Eczacılar Günü kutlandı

Bilimsel Eczacılığın 185’inci Yıl Dönümü nedeniyle Türk Eczacıları Birliği 4.Bölge Adana Eczacı Odası tarafından  etkinlikler düzenlendi. İlk etkinlik Atatürk Parkı içerisinde ki Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından buradaki etkinlik sona erdi.

Daha sonra ise, Türk Eczacıları Birliği 4.Bölge Adana Eczacı Odası Toplantı Salonu’nda basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Adana Eczacı Odası Yöneticileri, eczacılar, ÇÜ Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Umay Güven Bölgen ve Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serpil Demirci Kayıran, Adana Tabip Odası YK Üyesi Dr. Erhan Özeren, Ecza Kooperatifleri ve Dağıtım Kanallarının Temsilcileri katıldı.

İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; Burada bir konuşma yapan Türk Eczacıları Birliği 4.Bölge Adana Eczacı Odası Başkanı Ö. Mürsel Yalbuzdağ, ilacın üretiminden, hastaya ulaştırılmasına kadar geçen her aşamada, yetkinlik sahibi 50 bini aşkın meslektaşlarıyla, 185 yıldır aklın ve bilimin yolundan şaşmadan halkın en yakın sağlık danışmanı olmaya devam etiklerini söyledi.  

Eczacılık Haftası

Bu yılki Eczacılık Haftası’nın temasını “Eczacı Varsa Hayat Var” olarak belirlediklerini dile getiren Yalbuzdağ, “Kamuda, akademide, ilaç sanayiinde ve eczanelerimizde güvenilir ve kolay erişilebilir ilaç hakkını savunuyoruz. Sağlığı ve sağlıklı hayat hakkını savunuyoruz. O nedenle bu yılki Eczacılık Haftamızın temasını ‘Eczacı Varsa Hayat Var’ olarak belirledik.  Meslektaşlarımızın üstlendiği kritik roller, önce pandemide ardından büyük deprem felaketinde hem ulusal hem de uluslararası platformlarda çok daha net biçimde görüldü.  Çünkü; eczacı varsa ilaç ve sağlığa ilişkin diğer ürünlere güvenli erişim var. Eczacı varsa etkili sağlık danışmanlığı var. Eczacı varsa sağlık kuruluşlarında etkin ve kaliteli hizmet var, güvence var, emek var, dayanışma var. Eczacılar sağlık otoritesinin geçiştirmesiyle, görmezden gelmesiyle kaybolup gidecek, görünmez olacak bir meslek grubu değildir, eczacılar sağlık sisteminin en hayati can damarlarından birisidir” dedi.  

TÜİK’in Sağlık Harcamaları İstatistikleri 2022 yılı verilerine göre ülkemiz toplam cari sağlık harcamalarına Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH)’da ayırdığı yüzde 3,7’lik oran ile OECD ülkelerine göre en düşük pay ayıran ülke olduğunu anlatan Yalbuzudağ, “Toplam sağlık harcamalarının GSYH oranı 2021 yılında yüzde 4,6 iken 2022 yılında daha da düşerek yüzde 3.7 olmuştur.  Bu durum, geri ödeme kapsamında yer alan ilaçlarda kısıtlamalara gidilmesi, hastalarımızın cebinden çıkacak ilaç fiyat farklarının daha da artması,  ki 2024 yılında katılım payı haricinde vatandaşlarımızın cebinden çıkacak ilaç fiyat farkının 20 milyar TL’yi bulacağını öngörüyoruz” diye konuştu.

 İlaç yoklukları ve ilaca kısıtlı erişim sorunlarının yaşandığını dile getiren Yalbuzdağ, “Yeni keşif-yeni nesil ilaçların ülkemizde erişime açılamaması ve hastalarımızın yeni tedavi olanaklarından faydalanamamaları, yarım kalan tedaviler nedeni ile oluşan yeni komplikasyonların hasta güvenliğini ve sağlık bütçelerini daha fazla tehdit etmesi şeklinde özetlenebilecek pek çok istenmeyen sonucu da beraberinde getirmektedir.  Bu nedenle hastalarımızın tedavileri için ihtiyaç duydukları ilaçlara erişimi sağlanmalıdır. Ödemek durumunda kaldıkları ek tedavi maliyetlerinin azaltılmalıdır. Zamanında ve doğru müdahalelerle hastalıkların tedavisi ve engellemesi adına Ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içerisinde sağlığa ayrılan payın artırılması, sağlık bütçesi içerisinde ilaca uygun oranlarda pay ayrılması zaruridir” şeklinde konuştu.  

adana

Kamuda tasarruf önlemlerinin yüksek enflasyonun dizginlenmesi açısından gerekli bulduklarını işaret eden Yalbuzdağ, “Bir süredir gündemde olan kamudaki tasarruf tedbirlerine ilişkin çalışmaları mali disiplinin sağlanması, yüksek enflasyonun dizginlenmesi açısından gerekli buluyoruz. Ancaksosyal güvenlik açıklarını kapatmak, enflasyon hedeflerini tutturmak adına toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek hiçbir tasarruf tedbiri alınmamalıdır. Halk sağlığını koruma gayretindeki bir meslek grubunun temsilcileri olarak bu uyarıyı yapmayı görev biliyoruz ve diyoruz ki; sağlıktan tasarruf olmaz” ifadelerini kullandı.

Eczacıların hastaların sağlık sistemi ile ilk temas noktası olan ve en kolay erişim sağlanan sağlık danışmanları olduğunu belirten Yalbuzdağ sözlerini şöyle sürdürdü;

 “Ancak bundan çok daha fazlası olan sağlık hizmetlerini de sunabileceğimizi özellikle pandemi döneminde yaptığımız uygulamalarla gösterdik.  Gerek eczanelerimizde gerek evde bakım sağlık hizmet ekipleri içerisinde meslektaşlarımızın sunacağı ‘ilaç kullanımı inceleme hizmeti’ ve ‘kronik hastalık takibi hizmeti’ gibi gelişmiş eczacılık hizmetleri ile hem ilaç kullanımı kaynaklı risklerin en aza indirilmesi hem de kamu kaynaklarının etkin kullanımı adına sağlık sistemimize önemli katkı sağlayabileceğimizi biliyoruz.

Bahsettiğimiz bu hizmetlerin birçoğu şu anda Avrupa’da ve gelişmiş başka ülkelerde hızla yaygınlaşmaktadır. Bu uygulamalar sosyal güvenlik harcamalarını kontrol altında tutacağı gibi ilaç kullanımının eczacı eliyle akılcı bir temele yerleştirilmesi ile kamu ekonomisinin güçlenmesinde ve kaynak israfının engellenmesinde etkin rol oynayacaktır. 

Hastaların bakım kalitesi ve güvenliğini sağlama, halk sağlığını koruma, ilaca güvenli ve akılcı erişimi garanti etme gibi rolleri üstlenen bir eczacı işgücü modeli, sağlık sistemimizin üzerindeki yükleri hafifleteceği gibi sistemin ekonomik anlamda sürdürülebilirliğine de büyük katkı sağlayacaktır.” 

Yerli ve milli ilaç üretimi konusuna çok önem verdiklerini dile getiren Yalbuzdağ, “Dışa bağımlı olmayan bir ilaç sanayi hedefi, bütün ilaç sektörünün ana hedeflerinden biri olmalıdır. İlaç stratejik bir üründür ve ilaçta dışa bağımlılık toplum sağlığı açısından ağır sonuçlara neden olmaktadır. Bu sonuçları zaman zaman hep birlikte yaşıyoruz. İlaç yokluklarının önüne geçebilmenin yolu, her ilaca kolayca erişebilmenin yolu kapsamlı bir yerli ilaç üretiminden geçmektedir. Ertelemeden, ötelemeden hemen bugün bu hedef için elimizden ne geliyorsa hayata geçirmek durumundayız. Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı Odaları olarak bu konuda üzerimize düşen her görevi yerine getireceğimizi bir kez daha duyurmak istiyorum” dedi. 

Kamuda görev yapan meslektaşları ile emekli kamu eczacılarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi ve hak kayıplarının giderilmesi özel önem ve öncelik verdikleri konuların başında yer aldığını ifade eden Yalbuzdağ, “Sağlık ve tedavi hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olan, stratejik personel olarak görev yapan kamudaki meslektaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları ayrımcılığa artık bir son verilmelidir. Kamudan emekli meslektaşlarımızın yaşadıkları mağduriyet artık bir an önce giderilmelidir” diye konuştu. 

Deprem bölgelerindeki meslektaşlarının durumuna vurgu yapan Yalbuzdağ, “Bildiğiniz gibi deprem bölgesindeki meslektaşlarımız, zor koşullar altında fedakârca görev yapmaya devam ediyorlar. Geçtiğimiz hafta depremden etkilenen Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman’daki meslektaşlarımızı ziyaret ettik. Meslektaşlarımız her türlü olumsuz koşula rağmen memleketlerine sahip çıkıyorlar, halen konteynerlerde ilaç eczacılık hizmeti veriyorlar. Onlar her türlü güçlüğe rağmen yaşadıkları şehri terk etmiyor, hastalarına hizmet sunmaya devam ediyorlarsa bizim de onlara sahip çıkmamız ve işlerini kolaylaştırmamız gerekiyor. Dolayısıyla deprem bölgesinde görev yapan eczacılara yönelik özel iyileştirmelerin ivedilikle hayata geçirilmesini bekliyoruz. Bu konunun ısrarlı takipçisi olacağız” şeklinde konuştu.

Kontrolsüzce açılan eczacılık fakültelerinin ciddi bir istihdam sorunu yaratmaya devam ettiğini belirten Yalbuzdağ, “Eczacılık fakültesi enflasyonu ile de mücadele edilmelidir. Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitimi için, mesleki sürdürülebilirlik için, artık yeni bir eczacılık fakültesi daha açılmamalıdır. Bu konu artık sadece eczacıları ilgilendiren bir başlık olmaktan çıkmış, bu fakültelerden mezun binlerce genç meslektaşımızı, onların ailelerini dolayısıyla bütün ülkemizi ilgilendiren bir istihdam sorunu haline gelmiştir.  Yeni mezunlar için, artık yeni istihdam politikaları hayata geçirilmeli, kamu kuruluşlarında, özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde, ilaç sanayinde, dağıtım kanallarında ve ilaca ilişkin hizmetlerin yürütüldüğü her alanda eczacı sayısı artırılmalıdır. Kamuda daha fazla eczacı istihdam edilmesi hastalarımızın daha etkin ilaç eczacılık hizmeti almasına katkı sağlayacaktır. İlaç sanayinde, ilacın gerçek uzmanı olan eczacıların daha fazla görev almasını sağlayacak kapsamlı istihdam politikaları hayata geçirilmelidir” dedi. 

Meslektaşlarına yönelik şiddet olaylarında artış yaşandığına vurgu yapan Yalbuzdağ, “Son dönemde meslektaşlarımıza yönelik şiddet olaylarında ne yazık ki ciddi bir artış bulunmaktadır. Birinci basamak sağlık danışmanı olarak sağlık hizmeti veren eczacılarımızın sundukları bu hizmetin güvenli ortamlarda yerine getirilmesi için gereken önlemlerin acilen alınması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. En yakın ve en kolay ulaşılabilen sağlık danışmanı olan eczacıların özenli çalışması sayesinde milyonlarca hastamızın sağlığı korunmakta ve yaşam kalitesi artmaktadır. Eczacılar, ilaca ve sağlığa ilişkin diğer ürünlere erişimde güvenin ve güvencenin simgesidir. 185 yıldır bu bilinçle her türlü koşulda hizmet sunan eczacılar, bundan sonra da bu güvene layık olarak halkımıza hizmet sunmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.  

Yalbuzdağ sözlerini şöyle tamamladı;

“Ülkemizde modern eczacılığın temellerini oluşturan ilk eczacılık sınıfının kurulduğu ve ilk eczacılık dersinin verildiği tarih olan 14 Mayıs 1839’dan bugüne tam 185 yıl geçti.  Meslekî tarihimizde özel bir yere sahip olan bugünü, Türk Eczacıları Birliği olarak Bölge Eczacı Odalarımız, Eczacı Kooperatiflerimiz, eczacılık fakültelerimiz ve kamuda, sanayide ve eczanelerinde görev yapan 50 bini aşkın meslektaşımız ile birlikte kutlamanın gururunu yaşıyoruz.  185 yıldır kanıta dayalı bilimsel çalışmaların ışığında üstlendiğimiz tarihsel miras, sağlıklı yaşam hakkını savunan toplumsal misyon ve çağın gereklerini takip eden gelecek vizyonumuzla topluma şifa dağıtan bir mesleğin mensupları olmanın sorumluluğunu taşıyoruz. 

Bildiğiniz gibi Gazze’de insanlık tarihinin en ağır, en karanlık ve en acımasız katliamlarından biri yaşanıyor. Bizler insan hayatını korumayı kendisine ilke edinmiş bir mesleğin temsilcileri olarak masum sivilleri hedef alan, binlerce Filistinlinin yaşamını kaybetmesine, yaralanmasına yol açan bu saldırıları en ağır şekilde lanetliyoruz. Bir an önce uluslararası hukuka ve temel insan haklarına aykırı bu insanlık dramının sona erdirilmesi ve bölgede yeniden barış ortamının tesis edilmesi için bütün dünya ülkelerini, uluslararası kuruluşları bir kez daha, acilen göreve davet ediyoruz. Bilimsel eczacılığın 185’inci yıl dönümünde bütün meslektaşlarımızın 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü’nü kutluyor, bizimle birlikte olduğunuz için sizlere de çok teşekkür ediyorum. “

Kaynak: Haber Merkezi

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.