Yaşar Gökoğlu, iklim krizinin uluslararası bir aciliyet taşıdığını vurgularken, mevcut düzenlemenin büyük şirketlerin yararına olduğunu ve daha adil bir iklim yasasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Haber Giriş Tarihi: 27.02.2025 10:32
Haber Güncellenme Tarihi: 27.02.2025 10:32
Muhabir:
Meryem Ünal
Son dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan 'İklim Kanunu Teklifi', 20 madde, 2 geçici madde ve 3 farklı kanunda değişiklik içeren önemli bir düzenlemeyi içeriyor. Bu teklif, İklim Değişikliği Başkanlığı’nın görev ve sorumluluklarını belirlerken, ekonominin, şehirlerin, tarım ve gıda gibi kritik sektörlerin iklim krizinden en az etkilenmesi için gerekli düzenlemeleri de kapsamaktadır. Yerel ve ulusal eylem planlarının hazırlanmasını sağlayacak bu yasa tasarısı, 25 Şubat 2025 itibariyle Meclis Komisyonu’nda tartışılmaya başlanacak.
Konuyla ilgili olarak, Yaşar Gökoğlu yaptığı açıklamalarda iklim krizinin acil bir uluslararası sorun olduğunu vurguladı. Gökoğlu, Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık gibi bölgelerdeki yeşil kalkınma söylemlerinin genellikle ekonomik büyümeyi sürdürme aracı haline geldiğini belirtirken, İklim Kanunu Teklifi'nin de benzer bir yaklaşım sergilediğini ifade etti. Doğanın ve toplumun haklarının korunması gerektiğinin altını çizen Gökoğlu, teklifi eleştirerek daha kapsayıcı ve adil bir iklim kanunu çağrısında bulundu.
“İklim krizi, insanlığın ortak sorunu”
Yaşar Gökoğlu, iklim krizinin tüm dünyada insanların ve canlıların yaşamlarını tehdit ettiğini belirterek şunları söyledi: “İklim krizi, tüm dünyada insanların ve bütün canlıların yaşamlarını tehdit eden, acil ve uluslararası bir çaba gerektiren küresel bir meseledir. Avrupa Birliği, Birleşik Krallık ve diğer birçok ülkede gördüğümüz gibi, yeşil kalkınma söylemi çoğunlukla "ekolojik modernizasyon" adı altında, ekonomik büyümeyi ve sermaye birikimini devam ettirmek için kullanılan bir araç haline gelmiştir. İklim Kanunu Teklifi ise bu yeşil boyama stratejisini kullanarak, karbon piyasası ve ticaret mekanizmalarıyla doğa talanını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. İklim krizinin çözümü, tüm ülkelerin, insanlığın ortak çabasını gerektirir ve bu çabanın temelinde kâr değil, insanın da bir parçası olduğu doğanın korunması yer almalıdır.”
“İklim kanunu teklifi halk ve doğaya hizmet etmeli”
Gökoğlu, "İklim Kanunu Teklifi," doğayı ve toplumu koruyan kapsamlı bir düzenleme yerine, karbon ticareti ve piyasa mekanizmaları üzerinden sermaye lehine düzenlemeler getiren bir metin olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğanın ve toplumun haklarını korumak yerine, büyük şirketlerin ve sermaye sahiplerinin çıkarlarını gözetmektedir. Bu nedenle, bu kanun teklifi tamamen reddedilmeli, acilen kapsayıcı ve adil bir iklim kanunu hazırlanmalıdır” şeklinde konuştu.
“Doğanın ve canlıların haklarını korumalıyız”
Gökoğlu, “Sömürünün olmadığı, ekolojik bir yaşamın inşası için herkesi dayanışmaya ve bu kanunun reddedilmesi için seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. İklim krizi ile mücadelede, doğanın haklarını ve tüm canlıların yaşam hakkını koruyan gerçek bir iklim adaleti perspektifine ihtiyaç vardır” diye ifade etti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gökoğlu: İklim krizi, küresel bir tehdit
Yaşar Gökoğlu, iklim krizinin uluslararası bir aciliyet taşıdığını vurgularken, mevcut düzenlemenin büyük şirketlerin yararına olduğunu ve daha adil bir iklim yasasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Son dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan 'İklim Kanunu Teklifi', 20 madde, 2 geçici madde ve 3 farklı kanunda değişiklik içeren önemli bir düzenlemeyi içeriyor. Bu teklif, İklim Değişikliği Başkanlığı’nın görev ve sorumluluklarını belirlerken, ekonominin, şehirlerin, tarım ve gıda gibi kritik sektörlerin iklim krizinden en az etkilenmesi için gerekli düzenlemeleri de kapsamaktadır. Yerel ve ulusal eylem planlarının hazırlanmasını sağlayacak bu yasa tasarısı, 25 Şubat 2025 itibariyle Meclis Komisyonu’nda tartışılmaya başlanacak.
Konuyla ilgili olarak, Yaşar Gökoğlu yaptığı açıklamalarda iklim krizinin acil bir uluslararası sorun olduğunu vurguladı. Gökoğlu, Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık gibi bölgelerdeki yeşil kalkınma söylemlerinin genellikle ekonomik büyümeyi sürdürme aracı haline geldiğini belirtirken, İklim Kanunu Teklifi'nin de benzer bir yaklaşım sergilediğini ifade etti. Doğanın ve toplumun haklarının korunması gerektiğinin altını çizen Gökoğlu, teklifi eleştirerek daha kapsayıcı ve adil bir iklim kanunu çağrısında bulundu.
“İklim krizi, insanlığın ortak sorunu”
Yaşar Gökoğlu, iklim krizinin tüm dünyada insanların ve canlıların yaşamlarını tehdit ettiğini belirterek şunları söyledi: “İklim krizi, tüm dünyada insanların ve bütün canlıların yaşamlarını tehdit eden, acil ve uluslararası bir çaba gerektiren küresel bir meseledir. Avrupa Birliği, Birleşik Krallık ve diğer birçok ülkede gördüğümüz gibi, yeşil kalkınma söylemi çoğunlukla "ekolojik modernizasyon" adı altında, ekonomik büyümeyi ve sermaye birikimini devam ettirmek için kullanılan bir araç haline gelmiştir. İklim Kanunu Teklifi ise bu yeşil boyama stratejisini kullanarak, karbon piyasası ve ticaret mekanizmalarıyla doğa talanını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. İklim krizinin çözümü, tüm ülkelerin, insanlığın ortak çabasını gerektirir ve bu çabanın temelinde kâr değil, insanın da bir parçası olduğu doğanın korunması yer almalıdır.”
“İklim kanunu teklifi halk ve doğaya hizmet etmeli”
Gökoğlu, "İklim Kanunu Teklifi," doğayı ve toplumu koruyan kapsamlı bir düzenleme yerine, karbon ticareti ve piyasa mekanizmaları üzerinden sermaye lehine düzenlemeler getiren bir metin olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğanın ve toplumun haklarını korumak yerine, büyük şirketlerin ve sermaye sahiplerinin çıkarlarını gözetmektedir. Bu nedenle, bu kanun teklifi tamamen reddedilmeli, acilen kapsayıcı ve adil bir iklim kanunu hazırlanmalıdır” şeklinde konuştu.
“Doğanın ve canlıların haklarını korumalıyız”
Gökoğlu, “Sömürünün olmadığı, ekolojik bir yaşamın inşası için herkesi dayanışmaya ve bu kanunun reddedilmesi için seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. İklim krizi ile mücadelede, doğanın haklarını ve tüm canlıların yaşam hakkını koruyan gerçek bir iklim adaleti perspektifine ihtiyaç vardır” diye ifade etti.
Kaynak: Meryem Ünal
Adana'nın simgesi Seyhan Nehri, suya kavuştu
Devlet Bahçeli'nin sağlık durumu son durum: Parti yetkililerinden açıklama geldi
Enerjisa, 2024 yılı karından hisse başına 2,4395 TL temettü dağıtacak
Adana'da otel çalışması nedeniyle trafikte aksamalar yaşanıyor
Kızılcık Şerbeti'nde Leman karakterine hayat veren Sevim Erdoğan kimdir?
SON HABERLER
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, Azerbaycan'dan gelen şehit çocuklarıyla bir araya geldi
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, Azerbaycan'dan gelen şehit çocuklarıyla buluştu.
ABD'nin LNG İhracatı rekor kırdı: En büyük alıcı Türkiye oldu
BD Enerji Bakanlığı'nın raporuna göre, ülke Ocak ayında sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatında rekor seviyeye ulaştı. Avrupa, Amerikan LNG'sinin ana adresi olurken, en büyük tek alıcı ülke Türkiye olarak kayıtlara geçti.
Tarsus'ta trafik kazasında 1 kişi yaralandı
Mersin'in Tarsus-Çamlıyayla kara yolunda iki aracın kafa kafaya çarpıştığı kazada, otomobilin kadın sürücüsü yaralandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve güvenlik ekipleri sevk edilirken, sürücü sıkıştığı yerden çıkarılarak hastaneye kaldırıldı.