#Dışişleri Bakanlığı

İLKHABER-Gazetesi - Dışişleri Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dışişleri Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Almanya: SAFE mekanizması Türkiye ve Birleşik Krallık’a açılmalı Haber

Almanya: SAFE mekanizması Türkiye ve Birleşik Krallık’a açılmalı

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, "Avrupa Güvenlik Eylem Planı (SAFE) mekanizmasının önemli birer NATO müttefiki olarak Türkiye ve Birleşik Krallık için açık olması gerektiğine, onları da kapsaması gerektiğine inanıyorum" dedi. Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Berlin’de gerçekleştirdiği görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Wadephul, geçen ay Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyareti hatırlatarak, "Bence bu, ülkelerimiz arasındaki uyumun ne kadar sıkı olduğunu gösteriyor. İkimiz de sürekli iletişim halindeyiz ve bunun için çok teşekkür ediyorum" dedi. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok özel bir öneme sahip olduğunun altını çizen Wadephul, Almanya'daki Türk kökenli vatandaşların varlığına dikkat çekti. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesine yönelik adımları hatırlatan Wadephul, Türkiye’nin bu çatışmaların sona ermesine dönük arabuluculuk çabalarını takdir ettiklerini belirtti. Wadephul, "ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin bir çözüm için çaba göstermesini çok memnuniyetle karşılıyoruz. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in harekete geçmesi gerektiği açıktır. Eğer gerçekten uzun vadeli bir çözüm istiyorsa şimdi müzakere masasına oturma zamanıdır. Bu savaşın bir an önce sona ermesi hepimizin ortak hedefidir" dedi. Türkiye'nin Gazze'deki ateşkes çabalarında da belirleyici bir rol üstlendiğini kaydeden Wadephul, "Hamas’ın elindeki rehinelerin bulunması için yapılan aramalara destek vermesi güçlü bir sinyaldi. BM Güvenlik Konseyi'nin kararı ile uluslararası topluma güçlü bir yetki verildi. Burada Türkiye'nin desteğine ihtiyacımız var" dedi. Wadephul, Gazze'de görev yapacak uluslararası istikrar misyonunun somut olarak nasıl şekillendirileceği konusunda görüşmelerin devam ettiğini de belirtti. "TÜRKİYE, AB ÜYELİK SÜRECİNDE ALMANYA’YI GÜVENİLİR VE DOSTANE ORTAK BULACAKTIR" Basın toplantısında gazetecilerin sorusu üzerine Wadephul, NATO müttefikleri olarak Almanya ve Türkiye'nin somut ortak çıkarları bulunduğunu söyledi. Wadephul, "Bu nedenle Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki işbirliğini güçlendirmenin bizim çıkarımıza olduğu açıktır. Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsa Almanya'da güvenilir ve dostane bir ortak bulacaktır. Türkiye'nin bu yolda ilerlemek istediğini vurgulamak Türkiye'ye düşer. Ancak bu durumda Avrupa Birliği olarak Türkiye'ye yaklaşıp diyalog kanallarını güçlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten de AB için ve Türkiye için bunun çok iyi olduğuna inanıyorum. O zaman bu sözleri ciddiye almamız gerekiyor. Avrupa Birliği olarak Türkiye'ye yakınlaşarak her türlü formatı, her türlü görüşme kanalını açarak bu iradeyi güçlendirmemiz gerekiyor. Bunu ciddiye almamız her ikimizin yararına olacaktır. Almanya, bu bağlamda yeni sonuçların edinilmesi için aktif bir rol üstlenmek istemektedir" dedi. Türkiye-Almanya ve her iki ülke toplumlarının yakınlığına vurgu yapan Wadephul, "Şimdi yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi. Daha da yakın işbirliği için çok daha fazla potansiyel var" diye konuştu. "SAFE MEKANİZMASININ TÜRKİYE'Yİ KAPSAMASI GEREKİR" NATO'nun güvenlik ve istikrarı sağlayan ittifak olmaya devam ettiğini kaydeden Wadephul, "Özellikle askeri teçhizatın tedarikini ve organizasyonunu daha verimli hale getirmek, ortaklaşa yapmak ve diğer NATO ortaklarının da erişimini sağlamak üzerine odaklanıyoruz. Önemli NATO ortakları olan Türkiye ve Birleşik Krallık için Avrupa Güvenlik Eylem Programı (SAFE) mekanizmasının açılması gerektiğine inanıyorum ve bu konuda kesin bir görüşe sahibim. Bu konuda yapıcı görüşmeler yürütüyoruz. Türkiye bizim için her zaman çok güvenilir ve istikrarlı bir NATO ortağı olmuştur" dedi. "ÖNCE ABD İLE UKRAYNA ARASINDA İKİLİ OLARAK, ARDINDAN ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA RUSYA İLE DE YÜRÜTÜLECEK" Wadephul, "Cenevre'deki müzakerelerde Avrupa Birliği'ni, Avrupa'yı ve özellikle NATO'yu ilgilendiren tüm konuların tartışılacak konular listesinden öncelikle çıkarılmasının önemli bir ara adım olduğunu düşündük. Bunu, bu konuları tartışmak istemediğimiz için değil, Avrupalılar veya NATO olarak bu tartışmalara katılmamız gerektiğini belirlemek istediğimiz için yaptık. Şu anda müzakereler yürütülüyor. Önce ABD ile Ukrayna arasında ikili olarak ardından önümüzdeki hafta Rusya ile de yürütülecek. Bunu da memnuniyetle karşılıyoruz ve bu bağlamda Türkiye önemli bir arabulucu rolü üstleniyor" dedi.

Fidan: İstanbul müzakerelerine yeniden ev sahipliği yapmaya hazırız Haber

Fidan: İstanbul müzakerelerine yeniden ev sahipliği yapmaya hazırız

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya’nın başkenti Berlin’de Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile bir araya geldi. Hakan Fidan, Wadephul ile düzenledikleri ortak basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı. NATO’nun birçok askeri planlamalarının Avrupa’nın güvenliğini içerdiğini kaydeden Bakan Fidan, "Güvenlikle ilgili çalışmalar yapılırken NATO zemininin kullanılıyor olması şuana kadar bizim için temel hareket tarzıydı. Ama son yıllarda özellikle Ukrayna Savaşı'nın ardından Avrupa güvenliği ile ilgili AB içinde yeni arayışın ortaya çıktığını görüyoruz. Bu konuda safe mekanizmasıyla başlatılan süreçler var. Bu, AB'nin kendi dış politika ve güvenlik politikalarıyla uyumlu şekilde gitmekte. Burada esas itibariyle Türkiye, bu yeni tartışmalarda da yer almak istiyor. Burada yapısal sorunlar var tabi. Bu tartışmalar AB üyelerinin kendi arasındaki tartışmalar. Ama Avrupa güvenliği de hepimizi ilgilendiriyor" dedi. "BİZİM BU TÜRDEN PROTOKOL SORUNLARINDAN DOLAYI TARİHİ FIRSATLARI KAÇIRMAYA VEYA TARİHİ TEHDİTLERLE KARŞI KARŞIYA KALMAMIZA GEREK YOK" "Bizim Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği gerçekleşene kadar var olan tüm tartışmaların ve ilişkilerin yapıcı formatta ilerlemesi gerekiyor" diyen Bakan Fidan, "Çünkü ilişkilerimiz, menfaatlerimiz ortada duruyor, tehditler kalkmıyor, fırsatlar bir yere gitmiyor. Bizim bu türden protokol sorunlarından dolayı tarihi fırsatları kaçırmaya veya tarihi tehditlerle karşı karşıya kalmamıza gerek yok. Türkiye’nin savunma sanayinde gerçekten pazar olsun diye safe ile işbirliği arayışı yok. Hem NATO’daki rolümüz hem de AB ile yapmaya çalıştığımız güvenlik temelli görüşmelerin çoğunda bizim kendi stratejik güvenlik ihtiyacımızı AB ile birlikte karşılamaya yönelik arayışımız var. burada Türkiye hem güvenlikle ilgili mekanizmalarda hem de AB ile ilgili mekanizmalarda giderek iradesini ortaya koymakta. Burada umarız ki daha iyi çözümler bularak yolumuza devam ederiz" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin konuşan Bakan Fidan, "Üyelik sürecinde kriterlerin olması gerektiği konusunda hem fikir olduğumuzu ifade ettim. Bu oyunun kuralı. Sistemin gerektirdiği husus. Bizim sorunumuz sürecin işlememesi, fasılların açılmaması. Bunlar açıldığı zaman sorun olduğu yerde durur olmadığı yerde ilerlersiniz ama Türkiye’nin AB ile üyelik perspektifinin pratikte hayata geçtiğinin gördüğü durumlarda ışık hızıyla rayına girdiğini de göreceksiniz" dedi. "TÜRKİYE, İSTANBUL MÜZAKERELERİNE TEKRAR EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA HAZIRDIR" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Ukrayna savaşının sona erdirilmesine dönük çabalara ve bunda Türkiye’nin rolüne ilişkin bir soruya, "Geçtiğimiz yaz İstanbul müzakereleri tekrar başladı. 3 tur müzakereye ev sahipliği yaptık. Burada özellikle taraflar arasındaki doğrudan görüşmelerin birçok konuda verimli sonuçlar ürettiğini gördük. Şimdi ortaya çıkan Cenevre’deki yeni bir perspektif, onun öncesinde hazırlanan plan ve gittikçe bu planlar evriliyor tabii, tartışılarak taraflar arasında. Bir çerçevenin oluştuğunu görüyoruz. Bunu da açıkçası memnuniyetle karşılıyoruz. Bu momentumun kaybedilmemesi lazım bu müzakere zeminin, bu momentumun şartlar ne kadar zor olursa olsun kaybedilmemesi lazım. Buradan yolumuza devam etmemiz lazım. Türkiye olarak bu konuda İstanbul müzakerelerine tekrar ev sahipliği yapmaya hazırdır. Taraflar arasındaki doğrudan müzakereleri destekliyoruz, bu konuda müzakere masasından kaçmamak lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın da defaatle dediği gibi savaşın kazananı barışın da kaybedeni olmaz" ifadelerini kullandı. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ TÜRKİYE'DE OLUMLU BİR ŞEKİLDE İLERLEMEKTE" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Alman bir gazetecinin Türkiye’nin Terörsüz Türkiye hedefi ve Suriye bağlamındaki gelişmelere ilişkin sorusuna "Terörsüz Türkiye süreci Türkiye'de olumlu bir şekilde ilerlemekte. Gerçekten Türkiye'deki terörün nihai olarak son bulması ve bunun böyle bir süreçte taçlandırılması bizim stratejik hedeflerimizden birisi. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Avrupa'nın başta Almanya olmak üzere bu konudaki verdiği olumlu desteği de açıkçası takdirle karşılıyoruz. Burada bazı önemli hususlar var detaylar var onları da değinmek gerekiyor. Bölgede özellikle son 40 yıldır PKK eliyle başlatılan terör hareketinin tek ayağı Türkiye değil. Bu ayağın bulunduğu Irak var, Suriye var, İran var. Almanya'da özellikle birçok PKK mensubu var. İşte Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatının kendi raporuna göre 14 bin civarda PKK mensubu Almanya'da bulunmakta. Şimdi bütün bu aktörlerin aslında PKK terör örgütünün bu dört ülkedeki faaliyetini terörden nasıl daha farklı bir istikamete evirebiliriz aslında özet bu. Avrupa, Türkiye, Suriye, Irak ve İran hep beraber buradaki terörü oluşturan şartların ortadan kalkması lazım ve burada ciddi şekilde terörle de mücadele edilmesi gerekiyordu" dedi. "SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ EGEMENLİĞİ FEVKALADE ÖNEMLİ" Fidan, "Türkiye'deki süreç, Suriye'de yeni açıkçası son bir yıldır ortaya çıkan süreç olumlu şekilde ilerletildiği zaman terörün barışçıl yollardan bitirilmesi için fevkalade önemli bir araç olarak da kullanılacaktır. Suriye'nin toprak bütünlüğü egemenliği fevkalade önemli. Suriye'de yani ileride bölünmeyi ortaya çıkartacak bir arayış yerine aslında bütün insanların kendini eşit hissettiği eşit olduğu kendi kimliğini kültürünü ifade etmekten çekinmediği buna haklarının olduğu aynı zamanda da ülkenin ve toplumun ürettiği bütün refahın tamamına erişebilen ve ülkenin bütün gücünde ortak söz sahibi olabilen bir sisteme ihtiyaç var. Yani daha eski sistemlerin bölgede kullanılma arayışlarının açıkçası akıllıca olacağını da düşünmüyorum. Anayasal eşit vatandaşlık temelinde herkesin kendini o ülkenin eşit bireyi yurt dışı hissettiği kendi kimliğini de ifade edebildiği ve bütün haklardan hürriyetlerden ve refahtan istifade ettiği bir Suriye'nin açıkçası daha modern insanlığın geliştirdiği daha nitelikli en son siyasi yazılım olduğunu düşünüyorum. Bu konuda adım atarlarsa kendileri için de iyi olur" dedi. Fidan, "Burada insanların siyasal ideolojisini değiştirmek gibi bir durumda değiliz ama politik metodolojileri önemli. Burada insanların siyasal hedeflerine ulaşmak için politik şiddeti kullanmaları teröre gitmeleri sorun alanı. Kurtulmaya çalıştığımız şey o sahip oldukları fikirler değil o fikirlerle fikirle mücadele edersiniz başka zeminler ortaya getirirsiniz ama politik şiddeti ve terörü araç edinen yapıların şu anda kurduğumuz mekanizmalarla süreç yoluyla ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. İnşallah umuyoruz hep beraber başarılı oluruz çünkü bölgemizin buna ihtiyacı var bölgemiz bunu çoktan hak ediyor" diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı’ndan AB Raporuna sert yanıt: “Ön yargılı ve mesnetsiz iddiaları reddediyoruz” Haber

Dışişleri Bakanlığı’ndan AB Raporuna sert yanıt: “Ön yargılı ve mesnetsiz iddiaları reddediyoruz”

Dışişleri Bakanlığı, "Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan Türkiye Ülke Raporu'nun yargı ve temel haklar ile iç siyasi gelişmelere ilişkin taraflı, ön yargılı ve mesnetsiz iddialarını reddediyoruz" açıklamasını yaptı.Dışişleri Bakanlığının resmi internet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, "Avrupa Komisyonu tarafından bugün (4 Kasım) yayımlanan Türkiye Ülke Raporu'nun yargı ve temel haklar ile iç siyasi gelişmelere ilişkin taraflı, ön yargılı ve mesnetsiz iddialarını reddediyoruz. Söz konusu yorumlar, Türkiye ile AB arasında olumlu bir gündem oluşturmaya yönelik çabalarla uyumsuz olmalarının yanı sıra tarafların uzun dönemli çıkarlarına da aykırı bir dille kaleme alınmıştır. Raporda ortaya konan AB müktesebatına uyum düzeyi, katılım sürecinde karşılaştığımız siyasi ve haksız engellere rağmen AB üyeliği stratejik hedefine olan bağlılığımızın en açık ifadesidir. Raporda Türkiye'nin işleyen piyasa ekonomisine yüksek uyum düzeyinin ve sağlam makroekonomik politikalarının vurgulanmasını olumlu ve yerinde tespitler olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yapıcı tutumuna, Yunanistan'la ilişkilerde sağlanan iyileşmeye ve AB'yle artan diyaloğa raporda yer verilmesini memnuniyetle not ediyoruz. Bu olumlu gelişmelere istinaden 15 Temmuz 2019 tarihli Dış İlişkiler Konseyi kararlarının ivedilikle kaldırılması yönündeki meşru beklentimizi bir kez daha vurguluyoruz. Türkiye'nin aktif ve çok katmanlı dış politika vizyonuna, stratejik ortaklıkları güçlendirme yönündeki kararlı çabalarına, bölgesel barış ve istikrara yönelik yapıcı rolüne yapılan atıfları da olumlu değerlendiriyoruz. Keza Türkiye'nin bölgesel ve küresel sınamalar karşısında AB açısından taşıdığı stratejik önemin ve ortak çıkar alanlarındaki sorumlulukların vurgulanmasını anlamlı buluyoruz. Bu çerçevede Türkiye ve AB arasındaki ortaklık organlarının ve yerleşik mekanizmaların işletilmesi ile Türkiye'nin AB'nin savunma ve güvenlik alanındaki girişimlerine ve programlarına aktif olarak dahil edilmesi önemlidir. Raporda her zaman olduğu gibi Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının gerçeklerle bağdaşmayan, hukuk dışı ve maksimalist görüşlerine yer verilmesi ve Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin meşru kaygılarının görmezden gelinmesi, AB'nin Kıbrıs konusunda taraf tuttuğunu ve Kıbrıs meselesinin çözüm çabalarına katkı sunmasının mümkün olmadığını bir kez daha ispatlamaktadır. AB'nin Türkiye'yle olan ilişkilerini ahde vefa ilkesi çerçevesinde üyelik perspektifini güçlendiren bir yaklaşımla yürütmesi, ilişkileri çıkmaza sokan politika ve söylemlerden kaçınması ve tarafsız bir tutum benimseyerek ilişkileri ikili düzeydeki meselelere rehin bırakmaması hayati önem taşımaktadır. Türkiye ile AB arasında daha güçlü, kurumsallaşmış ve karşılıklı güvene dayalı bir iş birliğinin geliştirilmesi hem Türkiye'nin hem de Avrupa'nın ve geniş coğrafyamızın menfaatinedir. Ülkemiz, bu anlayış ve vizyonla çalışmalarını kararlılıkla sürdürmekte ve AB'den de aynı stratejik iradeyi ve yapıcı yaklaşımı göstermesini beklemektedir" denildi.

Hakan Fidan’dan Gazze mesajı: “Ateşkesi sabote eden hiçbir eyleme izin verilmemelidir” Haber

Hakan Fidan’dan Gazze mesajı: “Ateşkesi sabote eden hiçbir eyleme izin verilmemelidir”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul'da katılımcı ülkelerin dışişleri bakanlarının katılımı ile düzenlenen "Gazze" konulu toplantıda, "Bugün 7 ülke ortak sorumluluk bilinciyle bir araya geldik. Bugün buradan hep birlikte açık bir mesaj veriyoruz. ‘Süreci baltalamak için temelsiz gerekçeler üretmeye, bahanelere sığınmaya gerek yoktur.’ Ateşkesi sabote eden, barışı baltalayan hiçbir eyleme izin verilmemelidir. Filistinlilerin gösterdiği irade karşılık bulmalıdır. Barışa giden süreç tamamlanmalıdır" dedi. "İSRAİL ATEŞKESİ İHLAL EDİYOR, SOYKIRIM İSTEMİYORUZ" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ev sahipliğinde Gazze'deki ateşkes ile ilgili son gelişmeler ve insani durumun ele alındığı toplantı, İstanbul Beşiktaş'taki bir otelde yapıldı. Toplantıya Dışişleri Bakanı Fidan'ın yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Katar, Pakistan, Suudi Arabistan ve Ürdün dışişleri bakanları katıldı. Toplantı sonrasında açıklamalarda bulunan Bakan Fidan, "Bugün İstanbul’da bölgesel barış ve istikrar açısından son derece önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptık. Gazze’deki ateşkes sürecini değerlendirdik ve insani yardımlar konusunu ele aldık. Toplantımıza Endonezya, Katar, Pakistan, Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin kıymetli temsilcileri katıldı. Mısırlı mevkidaşımız da bizimle burada olacaktı fakat ülkesindeki çok önemli bir uluslararası toplantıdan dolayı bizimle bir arada olamadı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve 7 kardeş ülkenin liderlerinin ABD Başkanı Trump ile New York’ta yaptıkları toplantı, bildiğiniz gibi yeni bir süreci başlatmıştı. Akabinde Şam El-Şeyh’te gerçekleştirilen zirvede ortaya çıkan barış umudu, bütün dünyanın desteğini kazandı. Varılan anlaşma kapsamında rehine ve mahkumların takasıyla insani yardımların girişi başlamış, İsrail güçleri ilk etapta belirlenen hatta geri çekilmiş ve Gazze’nin kuzeyine geri dönüşler gerçekleşmiştir. Ancak mutabakatın harfiyen uygulanması konusunda bildiğiniz gibi bazı sorunlar da yaşanmaktadır. İsrail ateşkesi düzenli biçimde ihlal ediyor ve insani yardımın ihtiyaç duyulan düzeyde olmasına engel oluyor. Artık son derece kritik bir aşamaya ulaşmış durumdayız. Bugünkü toplantıya katılan ülkelerin ortak bir görüşü var. Gazze’deki soykırımın yeniden başlamasını istemiyoruz. Ateşkesin sürmesini ve iki devletli kalıcı barışın tesisi yönünde adımlar atılmasını da sonuna kadar destekliyoruz. Bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Uluslararası toplumun da İsrail üzerindeki baskısını devam ettirmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu. GÜNDE 600 KAMYONLUK YARDIM GİRMİYOR İsrail’in ateşkes anlaşmasından bu yana 250’ye yakın Gazzeliyi öldürdüğünü belirten Bakan Fidan, "Filistinlileri provoke etmeye çalışan bu saldırılara bir an önce son verilmelidir. İsrail insani yardımların ulaştırılması konusunda da üzerine düşen görevi yerine getirmemektedir. Mutabakata göre günlük 600 insani yardım kamyonunun ve 50 akaryakıt tankerinin girişine izin verilmesi gerekmektedir. Biz bu miktarın içeriye girdiğini açıkçası görmüyoruz. İsrail’in bu politikası nedeniyle insani yardımlar depolarda ya da kamyonlarda beklemektedirler. Toplantımıza ayrıca Gazze’nin yönetimi ve güvenliğine ilişkin düzenlemelerle ilgili konuları da ele aldık. Hamas, Gazze’nin iradesini Filistinlilerden oluşacak komiteye devretmeye hazırdır. Söz konusu düzenlemeler, Filistin halkının haklarını koruduğu ölçüde zamana ve tahriklere dayanıklı hale gelecektir. Önümüzdeki günler de kurulması öngörülen Uluslararası İstikrar Gücü’nün görev tanımı ve oluşumuna ilişkin müzakereleri de bugün kendi aramızda görüştük. Bu sürecin anlaşmanın arabulucuları ve Filistin tarafıyla uzlaşı halinde yürütülmesi gerektiği konusunda hemfikiriz. Bugün Gazze’de yeniden toparlanma ve yeniden imar faaliyetleri hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Bu konuda uluslararası koordinasyonu açıkçası çok önemsiyoruz. Özellikle kış aylarının yaklaştığını dikkate alarak bu alanda somut adımların hızla atılması gerekmektedir. Gazze’nin yeniden ayağa kalkması, aynı zamanda Filistin halkının umutlarının ve geleceğe dair inançlarının yeniden yeşermesi gerekmektedir. Toplantıya katılan ülkeler olarak bu konuyu da yakından takip edeceğiz. Filistinliler arasında sağlanacak birlik Filistin’in uluslararası toplum nezdindeki temsili güçlendirecektir" diye konuştu. "SÜRECİ BALTALAYACAK BAHANELERE İZİN VERİLMEMELİ" Ortadoğu’nun barış ve istikrar üretebilen bir coğrafya olduğunu vurgulayan Bakan Fidan, "Ortadoğu geçmişte de krizlerle karşı karşıya kalmış ancak her defasında barış ve istikrar üretebilmiş bir coğrafyadır. Bugün 7 ülke ortak sorumluluk bilinciyle bir araya geldik. Bugün buradan hep birlikte açık bir mesaj veriyoruz. ‘Süreci baltalamak için temelsiz gerekçeler üretmeye, bahanelere sığınmaya gerek yoktur.’ Ateşkesi sabote eden, barışı baltalayan hiçbir eyleme izin verilmemelidir. Filistinlilerin gösterdiği irade karşılık bulmalıdır. Barışa giden süreç tamamlanmalıdır. Bu yol sabır ve kararlılık gerektiriyor. Biz bu erdemlere sahip ülkeler olarak bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Toplantıya katılan tüm mevkidaşlarımıza ve heyetlerine bir kez daha bu vesileyle en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ortak çabalarımızın Gazze’de, bölgemizde kalıcı barış ve istikrarın tesisine katkı sağlamasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.

Karadağ’daki olaylar sonrası Dışişleri Bakanlığından ilk açıklama! Haber

Karadağ’daki olaylar sonrası Dışişleri Bakanlığından ilk açıklama!

Karadağ’da geçtiğimiz hafta sonu yaşanan ve Türk vatandaşlarını da etkileyen olayların ardından, Podgorica yönetimi Türk vatandaşlarına tanınan vizesiz seyahat hakkını geçici olarak askıya alma kararı aldı. Kararın kısa sürede kamuoyunda geniş yankı uyandırması üzerine Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili açıklamada bulundu. Bakanlık, vatandaşların güvenlik durumlarının yakından takip edildiğini ve Karadağ makamlarıyla temasın sürdüğünü bildirdi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Karadağ’da hafta sonu yaşanan olayların ardından ilgili makamlarla eş zamanlı temasın sağlandığı belirtilerek şu ifadeler kullanıldı: “Geçtiğimiz hafta sonu Karadağ’da, vatandaşlarımızı da etkileyen bazı müessif gelişmeler yaşanmıştır. Olayların başlamasının hemen ardından Karadağ makamlarıyla temas kurulmuş; vatandaşlarımızın güvenliğinin tesisi amacıyla gerekli tedbirlerin alınması sağlanmıştır. Gelişmeler tüm boyutlarıyla yakından takip edilmekte olup, Karadağ makamlarıyla temas ve eşgüdüm kesintisiz şekilde sürdürülmektedir.” NE OLMUŞTU? Yerel basına göre olaylar, Podgorica’nın Zabjelo bölgesinde M.J. isimli bir Karadağlının çıkan kavga sırasında iki Türk vatandaşı tarafından bıçaklanması üzerine gerilim tırmandı. Bölgedeki protestolar kısa sürede büyürken, sosyal medyada Türkiye karşıtı çağrılar yayıldı. Polis, olayın ardından 40’tan fazla Türk vatandaşını gözaltına aldı. Yetkililer, denetimlerin devam edeceğini açıkladı. VİZESİZ SEYAHAT ASKIYA ALINIYOR Karadağ Başbakanı Milojko Spajić, Türk vatandaşları için 90 günlük vizesiz seyahat uygulamasının “geçici olarak durdurulacağını” duyurdu. Kararın, yatırım yoluyla vatandaşlık almak isteyen Türkleri de etkileyeceği bildirildi. YENİ SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK? Karar yürürlüğe girdiğinde Türkiye’den Karadağ’a girişlerde vize zorunluluğu olacak. Mevcut vize muafiyeti anlaşması geçici süreyle askıya alınacak. Sürecin ne kadar süreceği ise iki ülkenin diplomatik temaslarına bağlı olacak.

Sumud Filosu'ndaki Türk vatandaşlarından 36'sının bugün yurda dönmesi bekleniyor Haber

Sumud Filosu'ndaki Türk vatandaşlarından 36'sının bugün yurda dönmesi bekleniyor

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Keçeli, İsrail tarafından uluslararası sularda el konulan Küresel Sumud Filosu teknelerinde yer alan Türk vatandaşlarından 36'sının bugün öğleden sonra özel bir uçak seferiyle Türkiye'ye dönmesinin öngörüldüğünü bildirdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından, Küresel Sumud Filosu'nda İsrail'in alıkoyduğu Türk vatandaşlarının durumuna ilişkin paylaşım yaptı.Sözcü Keçeli, paylaşımında, İsrail'in uluslararası sularda el koyduğu Küresel Sumud Filosu teknelerinde yer alan Türk vatandaşlarının durumuna ilişkin şunları kaydetti: "İsrail güçlerince uluslararası sularda el konulan Küresel Sumud Filosu teknelerinde yer alan vatandaşlarımızdan 36'sının bugün öğleden sonra özel bir uçak seferiyle ülkemize dönmesi öngörülmektedir. Nihai rakam henüz kesinleşmemiştir. Kalan vatandaşlarımızın işlemlerinin en kısa sürede tamamlanarak Türkiye'ye gelmeleri için çalışmalarımız sürmektedir. Söz konusu uçakta üçüncü ülkelerin vatandaşlarının da yer alması planlanmaktadır." Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, İsrail'in alıkoyduğu Türk vatandaşlarının bugün Türkiye'ye transferi için tahsis edilen Türk Hava Yolları uçağında ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, İtalya, Kuveyt, Libya, Malezya, Moritanya, İsviçre, Tunus ve Ürdün vatandaşlarının da yer alması öngörülüyor. Aktivistleri İstanbul'a götürecek THY uçağının İsrail'in Ramon Havalimanı'ndan kalkması bekleniyor Türk ve diğer ülke vatandaşı onlarca aktivisti alıkonuldukları İsrail'den alıp İstanbul'a götürmesi beklenen Türk Hava Yolları (THY) uçağının bir süre sonra İsrail'in Eilat kentindeki Ramon Havalimanı'ndan kalkması bekleniyor. Eilat kentine bağlı Ramon Havalimanı apronunda THY'nin TK6920 sefer sayılı uçağı görüldü. İşlemleri tamamlanan aktivistler, öğleden önce Ramon Havalimanı'na iniş yapan THY uçağına bindi.Dışişleri Bakanlığı'nın açıkladığı bilgilere göre, aktivistler için tahsis edilen THY uçağı ile 36 Tük vatandaşının İstanbul'a uçması bekleniyor. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Türk vatandaşlarının yanı sıra, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, İtalya, Kuveyt, Libya, Malezya, Moritanya, İsviçre, Tunus ve Ürdün vatandaşlarının da söz konusu uçakla İstanbul'a götürüleceği bildirildi. İsrail'in Küresel Sumud Filosu'na saldırısı İsrail'in ablukasını kırmak ve Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yol alan Küresel Sumud Filosu, 1 Ekim akşamı Gazze sularına yaklaştı.Filoya saldıran İsrail ordusu, onlarca tekne ve gemiyi yasa dışı şekilde ele geçirerek yüzlerce yolcusunu alıkoydu.Küresel Sumud Filosu, bugüne kadar Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için toplu şekilde yola çıkan en büyük filo olma özelliğini taşıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.