#Hakan Fidan

İLKHABER-Gazetesi - Hakan Fidan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hakan Fidan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Almanya: SAFE mekanizması Türkiye ve Birleşik Krallık’a açılmalı Haber

Almanya: SAFE mekanizması Türkiye ve Birleşik Krallık’a açılmalı

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, "Avrupa Güvenlik Eylem Planı (SAFE) mekanizmasının önemli birer NATO müttefiki olarak Türkiye ve Birleşik Krallık için açık olması gerektiğine, onları da kapsaması gerektiğine inanıyorum" dedi. Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Berlin’de gerçekleştirdiği görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Wadephul, geçen ay Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyareti hatırlatarak, "Bence bu, ülkelerimiz arasındaki uyumun ne kadar sıkı olduğunu gösteriyor. İkimiz de sürekli iletişim halindeyiz ve bunun için çok teşekkür ediyorum" dedi. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok özel bir öneme sahip olduğunun altını çizen Wadephul, Almanya'daki Türk kökenli vatandaşların varlığına dikkat çekti. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesine yönelik adımları hatırlatan Wadephul, Türkiye’nin bu çatışmaların sona ermesine dönük arabuluculuk çabalarını takdir ettiklerini belirtti. Wadephul, "ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin bir çözüm için çaba göstermesini çok memnuniyetle karşılıyoruz. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in harekete geçmesi gerektiği açıktır. Eğer gerçekten uzun vadeli bir çözüm istiyorsa şimdi müzakere masasına oturma zamanıdır. Bu savaşın bir an önce sona ermesi hepimizin ortak hedefidir" dedi. Türkiye'nin Gazze'deki ateşkes çabalarında da belirleyici bir rol üstlendiğini kaydeden Wadephul, "Hamas’ın elindeki rehinelerin bulunması için yapılan aramalara destek vermesi güçlü bir sinyaldi. BM Güvenlik Konseyi'nin kararı ile uluslararası topluma güçlü bir yetki verildi. Burada Türkiye'nin desteğine ihtiyacımız var" dedi. Wadephul, Gazze'de görev yapacak uluslararası istikrar misyonunun somut olarak nasıl şekillendirileceği konusunda görüşmelerin devam ettiğini de belirtti. "TÜRKİYE, AB ÜYELİK SÜRECİNDE ALMANYA’YI GÜVENİLİR VE DOSTANE ORTAK BULACAKTIR" Basın toplantısında gazetecilerin sorusu üzerine Wadephul, NATO müttefikleri olarak Almanya ve Türkiye'nin somut ortak çıkarları bulunduğunu söyledi. Wadephul, "Bu nedenle Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki işbirliğini güçlendirmenin bizim çıkarımıza olduğu açıktır. Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsa Almanya'da güvenilir ve dostane bir ortak bulacaktır. Türkiye'nin bu yolda ilerlemek istediğini vurgulamak Türkiye'ye düşer. Ancak bu durumda Avrupa Birliği olarak Türkiye'ye yaklaşıp diyalog kanallarını güçlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten de AB için ve Türkiye için bunun çok iyi olduğuna inanıyorum. O zaman bu sözleri ciddiye almamız gerekiyor. Avrupa Birliği olarak Türkiye'ye yakınlaşarak her türlü formatı, her türlü görüşme kanalını açarak bu iradeyi güçlendirmemiz gerekiyor. Bunu ciddiye almamız her ikimizin yararına olacaktır. Almanya, bu bağlamda yeni sonuçların edinilmesi için aktif bir rol üstlenmek istemektedir" dedi. Türkiye-Almanya ve her iki ülke toplumlarının yakınlığına vurgu yapan Wadephul, "Şimdi yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi. Daha da yakın işbirliği için çok daha fazla potansiyel var" diye konuştu. "SAFE MEKANİZMASININ TÜRKİYE'Yİ KAPSAMASI GEREKİR" NATO'nun güvenlik ve istikrarı sağlayan ittifak olmaya devam ettiğini kaydeden Wadephul, "Özellikle askeri teçhizatın tedarikini ve organizasyonunu daha verimli hale getirmek, ortaklaşa yapmak ve diğer NATO ortaklarının da erişimini sağlamak üzerine odaklanıyoruz. Önemli NATO ortakları olan Türkiye ve Birleşik Krallık için Avrupa Güvenlik Eylem Programı (SAFE) mekanizmasının açılması gerektiğine inanıyorum ve bu konuda kesin bir görüşe sahibim. Bu konuda yapıcı görüşmeler yürütüyoruz. Türkiye bizim için her zaman çok güvenilir ve istikrarlı bir NATO ortağı olmuştur" dedi. "ÖNCE ABD İLE UKRAYNA ARASINDA İKİLİ OLARAK, ARDINDAN ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA RUSYA İLE DE YÜRÜTÜLECEK" Wadephul, "Cenevre'deki müzakerelerde Avrupa Birliği'ni, Avrupa'yı ve özellikle NATO'yu ilgilendiren tüm konuların tartışılacak konular listesinden öncelikle çıkarılmasının önemli bir ara adım olduğunu düşündük. Bunu, bu konuları tartışmak istemediğimiz için değil, Avrupalılar veya NATO olarak bu tartışmalara katılmamız gerektiğini belirlemek istediğimiz için yaptık. Şu anda müzakereler yürütülüyor. Önce ABD ile Ukrayna arasında ikili olarak ardından önümüzdeki hafta Rusya ile de yürütülecek. Bunu da memnuniyetle karşılıyoruz ve bu bağlamda Türkiye önemli bir arabulucu rolü üstleniyor" dedi.

Fidan: İstanbul müzakerelerine yeniden ev sahipliği yapmaya hazırız Haber

Fidan: İstanbul müzakerelerine yeniden ev sahipliği yapmaya hazırız

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya’nın başkenti Berlin’de Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile bir araya geldi. Hakan Fidan, Wadephul ile düzenledikleri ortak basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı. NATO’nun birçok askeri planlamalarının Avrupa’nın güvenliğini içerdiğini kaydeden Bakan Fidan, "Güvenlikle ilgili çalışmalar yapılırken NATO zemininin kullanılıyor olması şuana kadar bizim için temel hareket tarzıydı. Ama son yıllarda özellikle Ukrayna Savaşı'nın ardından Avrupa güvenliği ile ilgili AB içinde yeni arayışın ortaya çıktığını görüyoruz. Bu konuda safe mekanizmasıyla başlatılan süreçler var. Bu, AB'nin kendi dış politika ve güvenlik politikalarıyla uyumlu şekilde gitmekte. Burada esas itibariyle Türkiye, bu yeni tartışmalarda da yer almak istiyor. Burada yapısal sorunlar var tabi. Bu tartışmalar AB üyelerinin kendi arasındaki tartışmalar. Ama Avrupa güvenliği de hepimizi ilgilendiriyor" dedi. "BİZİM BU TÜRDEN PROTOKOL SORUNLARINDAN DOLAYI TARİHİ FIRSATLARI KAÇIRMAYA VEYA TARİHİ TEHDİTLERLE KARŞI KARŞIYA KALMAMIZA GEREK YOK" "Bizim Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği gerçekleşene kadar var olan tüm tartışmaların ve ilişkilerin yapıcı formatta ilerlemesi gerekiyor" diyen Bakan Fidan, "Çünkü ilişkilerimiz, menfaatlerimiz ortada duruyor, tehditler kalkmıyor, fırsatlar bir yere gitmiyor. Bizim bu türden protokol sorunlarından dolayı tarihi fırsatları kaçırmaya veya tarihi tehditlerle karşı karşıya kalmamıza gerek yok. Türkiye’nin savunma sanayinde gerçekten pazar olsun diye safe ile işbirliği arayışı yok. Hem NATO’daki rolümüz hem de AB ile yapmaya çalıştığımız güvenlik temelli görüşmelerin çoğunda bizim kendi stratejik güvenlik ihtiyacımızı AB ile birlikte karşılamaya yönelik arayışımız var. burada Türkiye hem güvenlikle ilgili mekanizmalarda hem de AB ile ilgili mekanizmalarda giderek iradesini ortaya koymakta. Burada umarız ki daha iyi çözümler bularak yolumuza devam ederiz" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin konuşan Bakan Fidan, "Üyelik sürecinde kriterlerin olması gerektiği konusunda hem fikir olduğumuzu ifade ettim. Bu oyunun kuralı. Sistemin gerektirdiği husus. Bizim sorunumuz sürecin işlememesi, fasılların açılmaması. Bunlar açıldığı zaman sorun olduğu yerde durur olmadığı yerde ilerlersiniz ama Türkiye’nin AB ile üyelik perspektifinin pratikte hayata geçtiğinin gördüğü durumlarda ışık hızıyla rayına girdiğini de göreceksiniz" dedi. "TÜRKİYE, İSTANBUL MÜZAKERELERİNE TEKRAR EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA HAZIRDIR" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Ukrayna savaşının sona erdirilmesine dönük çabalara ve bunda Türkiye’nin rolüne ilişkin bir soruya, "Geçtiğimiz yaz İstanbul müzakereleri tekrar başladı. 3 tur müzakereye ev sahipliği yaptık. Burada özellikle taraflar arasındaki doğrudan görüşmelerin birçok konuda verimli sonuçlar ürettiğini gördük. Şimdi ortaya çıkan Cenevre’deki yeni bir perspektif, onun öncesinde hazırlanan plan ve gittikçe bu planlar evriliyor tabii, tartışılarak taraflar arasında. Bir çerçevenin oluştuğunu görüyoruz. Bunu da açıkçası memnuniyetle karşılıyoruz. Bu momentumun kaybedilmemesi lazım bu müzakere zeminin, bu momentumun şartlar ne kadar zor olursa olsun kaybedilmemesi lazım. Buradan yolumuza devam etmemiz lazım. Türkiye olarak bu konuda İstanbul müzakerelerine tekrar ev sahipliği yapmaya hazırdır. Taraflar arasındaki doğrudan müzakereleri destekliyoruz, bu konuda müzakere masasından kaçmamak lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın da defaatle dediği gibi savaşın kazananı barışın da kaybedeni olmaz" ifadelerini kullandı. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ TÜRKİYE'DE OLUMLU BİR ŞEKİLDE İLERLEMEKTE" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Alman bir gazetecinin Türkiye’nin Terörsüz Türkiye hedefi ve Suriye bağlamındaki gelişmelere ilişkin sorusuna "Terörsüz Türkiye süreci Türkiye'de olumlu bir şekilde ilerlemekte. Gerçekten Türkiye'deki terörün nihai olarak son bulması ve bunun böyle bir süreçte taçlandırılması bizim stratejik hedeflerimizden birisi. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Avrupa'nın başta Almanya olmak üzere bu konudaki verdiği olumlu desteği de açıkçası takdirle karşılıyoruz. Burada bazı önemli hususlar var detaylar var onları da değinmek gerekiyor. Bölgede özellikle son 40 yıldır PKK eliyle başlatılan terör hareketinin tek ayağı Türkiye değil. Bu ayağın bulunduğu Irak var, Suriye var, İran var. Almanya'da özellikle birçok PKK mensubu var. İşte Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatının kendi raporuna göre 14 bin civarda PKK mensubu Almanya'da bulunmakta. Şimdi bütün bu aktörlerin aslında PKK terör örgütünün bu dört ülkedeki faaliyetini terörden nasıl daha farklı bir istikamete evirebiliriz aslında özet bu. Avrupa, Türkiye, Suriye, Irak ve İran hep beraber buradaki terörü oluşturan şartların ortadan kalkması lazım ve burada ciddi şekilde terörle de mücadele edilmesi gerekiyordu" dedi. "SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ EGEMENLİĞİ FEVKALADE ÖNEMLİ" Fidan, "Türkiye'deki süreç, Suriye'de yeni açıkçası son bir yıldır ortaya çıkan süreç olumlu şekilde ilerletildiği zaman terörün barışçıl yollardan bitirilmesi için fevkalade önemli bir araç olarak da kullanılacaktır. Suriye'nin toprak bütünlüğü egemenliği fevkalade önemli. Suriye'de yani ileride bölünmeyi ortaya çıkartacak bir arayış yerine aslında bütün insanların kendini eşit hissettiği eşit olduğu kendi kimliğini kültürünü ifade etmekten çekinmediği buna haklarının olduğu aynı zamanda da ülkenin ve toplumun ürettiği bütün refahın tamamına erişebilen ve ülkenin bütün gücünde ortak söz sahibi olabilen bir sisteme ihtiyaç var. Yani daha eski sistemlerin bölgede kullanılma arayışlarının açıkçası akıllıca olacağını da düşünmüyorum. Anayasal eşit vatandaşlık temelinde herkesin kendini o ülkenin eşit bireyi yurt dışı hissettiği kendi kimliğini de ifade edebildiği ve bütün haklardan hürriyetlerden ve refahtan istifade ettiği bir Suriye'nin açıkçası daha modern insanlığın geliştirdiği daha nitelikli en son siyasi yazılım olduğunu düşünüyorum. Bu konuda adım atarlarsa kendileri için de iyi olur" dedi. Fidan, "Burada insanların siyasal ideolojisini değiştirmek gibi bir durumda değiliz ama politik metodolojileri önemli. Burada insanların siyasal hedeflerine ulaşmak için politik şiddeti kullanmaları teröre gitmeleri sorun alanı. Kurtulmaya çalıştığımız şey o sahip oldukları fikirler değil o fikirlerle fikirle mücadele edersiniz başka zeminler ortaya getirirsiniz ama politik şiddeti ve terörü araç edinen yapıların şu anda kurduğumuz mekanizmalarla süreç yoluyla ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. İnşallah umuyoruz hep beraber başarılı oluruz çünkü bölgemizin buna ihtiyacı var bölgemiz bunu çoktan hak ediyor" diye konuştu.

Hakan Fidan’dan Gazze mesajı: “Ateşkesi sabote eden hiçbir eyleme izin verilmemelidir” Haber

Hakan Fidan’dan Gazze mesajı: “Ateşkesi sabote eden hiçbir eyleme izin verilmemelidir”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul'da katılımcı ülkelerin dışişleri bakanlarının katılımı ile düzenlenen "Gazze" konulu toplantıda, "Bugün 7 ülke ortak sorumluluk bilinciyle bir araya geldik. Bugün buradan hep birlikte açık bir mesaj veriyoruz. ‘Süreci baltalamak için temelsiz gerekçeler üretmeye, bahanelere sığınmaya gerek yoktur.’ Ateşkesi sabote eden, barışı baltalayan hiçbir eyleme izin verilmemelidir. Filistinlilerin gösterdiği irade karşılık bulmalıdır. Barışa giden süreç tamamlanmalıdır" dedi. "İSRAİL ATEŞKESİ İHLAL EDİYOR, SOYKIRIM İSTEMİYORUZ" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ev sahipliğinde Gazze'deki ateşkes ile ilgili son gelişmeler ve insani durumun ele alındığı toplantı, İstanbul Beşiktaş'taki bir otelde yapıldı. Toplantıya Dışişleri Bakanı Fidan'ın yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Katar, Pakistan, Suudi Arabistan ve Ürdün dışişleri bakanları katıldı. Toplantı sonrasında açıklamalarda bulunan Bakan Fidan, "Bugün İstanbul’da bölgesel barış ve istikrar açısından son derece önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptık. Gazze’deki ateşkes sürecini değerlendirdik ve insani yardımlar konusunu ele aldık. Toplantımıza Endonezya, Katar, Pakistan, Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin kıymetli temsilcileri katıldı. Mısırlı mevkidaşımız da bizimle burada olacaktı fakat ülkesindeki çok önemli bir uluslararası toplantıdan dolayı bizimle bir arada olamadı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve 7 kardeş ülkenin liderlerinin ABD Başkanı Trump ile New York’ta yaptıkları toplantı, bildiğiniz gibi yeni bir süreci başlatmıştı. Akabinde Şam El-Şeyh’te gerçekleştirilen zirvede ortaya çıkan barış umudu, bütün dünyanın desteğini kazandı. Varılan anlaşma kapsamında rehine ve mahkumların takasıyla insani yardımların girişi başlamış, İsrail güçleri ilk etapta belirlenen hatta geri çekilmiş ve Gazze’nin kuzeyine geri dönüşler gerçekleşmiştir. Ancak mutabakatın harfiyen uygulanması konusunda bildiğiniz gibi bazı sorunlar da yaşanmaktadır. İsrail ateşkesi düzenli biçimde ihlal ediyor ve insani yardımın ihtiyaç duyulan düzeyde olmasına engel oluyor. Artık son derece kritik bir aşamaya ulaşmış durumdayız. Bugünkü toplantıya katılan ülkelerin ortak bir görüşü var. Gazze’deki soykırımın yeniden başlamasını istemiyoruz. Ateşkesin sürmesini ve iki devletli kalıcı barışın tesisi yönünde adımlar atılmasını da sonuna kadar destekliyoruz. Bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Uluslararası toplumun da İsrail üzerindeki baskısını devam ettirmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu. GÜNDE 600 KAMYONLUK YARDIM GİRMİYOR İsrail’in ateşkes anlaşmasından bu yana 250’ye yakın Gazzeliyi öldürdüğünü belirten Bakan Fidan, "Filistinlileri provoke etmeye çalışan bu saldırılara bir an önce son verilmelidir. İsrail insani yardımların ulaştırılması konusunda da üzerine düşen görevi yerine getirmemektedir. Mutabakata göre günlük 600 insani yardım kamyonunun ve 50 akaryakıt tankerinin girişine izin verilmesi gerekmektedir. Biz bu miktarın içeriye girdiğini açıkçası görmüyoruz. İsrail’in bu politikası nedeniyle insani yardımlar depolarda ya da kamyonlarda beklemektedirler. Toplantımıza ayrıca Gazze’nin yönetimi ve güvenliğine ilişkin düzenlemelerle ilgili konuları da ele aldık. Hamas, Gazze’nin iradesini Filistinlilerden oluşacak komiteye devretmeye hazırdır. Söz konusu düzenlemeler, Filistin halkının haklarını koruduğu ölçüde zamana ve tahriklere dayanıklı hale gelecektir. Önümüzdeki günler de kurulması öngörülen Uluslararası İstikrar Gücü’nün görev tanımı ve oluşumuna ilişkin müzakereleri de bugün kendi aramızda görüştük. Bu sürecin anlaşmanın arabulucuları ve Filistin tarafıyla uzlaşı halinde yürütülmesi gerektiği konusunda hemfikiriz. Bugün Gazze’de yeniden toparlanma ve yeniden imar faaliyetleri hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Bu konuda uluslararası koordinasyonu açıkçası çok önemsiyoruz. Özellikle kış aylarının yaklaştığını dikkate alarak bu alanda somut adımların hızla atılması gerekmektedir. Gazze’nin yeniden ayağa kalkması, aynı zamanda Filistin halkının umutlarının ve geleceğe dair inançlarının yeniden yeşermesi gerekmektedir. Toplantıya katılan ülkeler olarak bu konuyu da yakından takip edeceğiz. Filistinliler arasında sağlanacak birlik Filistin’in uluslararası toplum nezdindeki temsili güçlendirecektir" diye konuştu. "SÜRECİ BALTALAYACAK BAHANELERE İZİN VERİLMEMELİ" Ortadoğu’nun barış ve istikrar üretebilen bir coğrafya olduğunu vurgulayan Bakan Fidan, "Ortadoğu geçmişte de krizlerle karşı karşıya kalmış ancak her defasında barış ve istikrar üretebilmiş bir coğrafyadır. Bugün 7 ülke ortak sorumluluk bilinciyle bir araya geldik. Bugün buradan hep birlikte açık bir mesaj veriyoruz. ‘Süreci baltalamak için temelsiz gerekçeler üretmeye, bahanelere sığınmaya gerek yoktur.’ Ateşkesi sabote eden, barışı baltalayan hiçbir eyleme izin verilmemelidir. Filistinlilerin gösterdiği irade karşılık bulmalıdır. Barışa giden süreç tamamlanmalıdır. Bu yol sabır ve kararlılık gerektiriyor. Biz bu erdemlere sahip ülkeler olarak bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Toplantıya katılan tüm mevkidaşlarımıza ve heyetlerine bir kez daha bu vesileyle en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ortak çabalarımızın Gazze’de, bölgemizde kalıcı barış ve istikrarın tesisine katkı sağlamasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Gazze konusunda artık sözün bittiği yerdeyiz Haber

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Gazze konusunda artık sözün bittiği yerdeyiz

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Filistin meselesinde, Gazze meselesinde artık sözün bittiği yerdeyiz. Yani insanlığın sınavı tamamıyla kaybettiği bir noktadayız. Bütün dışişleri bakanları bunun farkındalar. Artık diplomasinin araçlarını kullanarak geleceğimiz noktanın sonuna ulaşmış durumdayız. Artık bundan sonra daha farklı aksiyonların, tedbirlerin alınması, uluslararası toplumun, sistemin demiyorum, toplumun daha fazla bir reaksiyon göstermesi gerekiyor" dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin çağrısıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 21. Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan, "İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi dönem başkanı sıfatıyla Gazze'deki artık dayanılmaz boyuta ulaşan açlık nedeniyle konseyi olağanüstü toplantıya çağırdık. Ve rekor bir katılımla da toplantımızı gerçekleştirdik. Gerçekten hem buradaki katılımcıların kapalı oturumda yaptığı beyanlar, daha sonra ikili görüşmelerde ele alınan konular aslında Gazze meselesini özelde, genelde de Filistin meselesini çözmede İslam ülkelerinin kararlılığını, fikir birliğini, güç birliğini daha da ileri taşıma noktasında önemli bir aşama oldu" dedi. "BM YÜKSEK DÜZEYLİ TOPLANTI HAFTASINA BURADAN ÇIKARDIĞIMIZ TEK YÜREK, TEK SESLE GİDECEĞİZ" Toplantı sayesinde İslam dünyasının Filistin konusunda birlik tesis ettiğini vurgulayan Fidan, "Özellikle bu toplantının New York'tan önce düzenlenmesini hedefliyorduk. Çünkü New York'taki uluslararası, herkesin katıldığı Genel Kurul haftasına giderken İslam ülkelerinin tek ses olarak, tek fikir olarak, tek yumruk olarak Filistin meselesinde pozisyon alması, aralarındaki fikir ayrılıklarını izale etmeleri, tek görüş oluşturmaları ve uluslararası topluma bu davanın taşıyıcısı olarak da yeni teklifleri sunması bizim için önemliydi. Tabii uluslararası diplomasinin inceliklerini içeren konular bunlar. Retorikle ilgili konular var. Uluslararası toplumun atacağı yeni adımlar, atabileceği adımlar, ülkelerin nereye kadar neyi zorlayabilecekleri meselesi önemli. Şimdi bu bizim kapalı oturumda bugün çok detaylı tartıştığımız ve nihayetinde gerçekten muhtevası çok yüksek, etkisi de inşallah yüksek olacak bir karar kabul edildi bütün ülkeler tarafından. Bu kararın hazırlanmasında da yoğun emek harcandı. Özellikle bakanlıktan arkadaşlarımız sağ olsunlar bu konuda çok ciddi bir emek harcadılar ama şükür, Türkiye'nin ortaya koyduğu perspektif kendi müttefikleriyle beraber burada genel kabul gördü. Ve biz şu anda inşallah Birleşmiş Milletler yüksek düzeyli toplantı haftasına buradan çıkardığımız tek yürek, tek sesle gideceğiz" dedi. "İNSANLIĞIN SINAVI TAMAMIYLA KAYBETTİĞİ BİR NOKTADAYIZ" Gazze Şeridi’nde artık diplomasinin bir çözüm olmaktan çıktığını vurgulayan Fidan, "Artık sözün bittiği yerdeyiz. Filistin meselesinde, Gazze meselesinde. Yani insanlığın sınavı tamamıyla kaybettiği bir noktadayız. Bütün dışişleri bakanları bunun farkındalar. Artık diplomasinin araçlarını kullanarak geleceğimiz noktanın sonuna ulaşmış durumdayız. Artık bundan sonra daha farklı aksiyonların, tedbirlerin alınması, uluslararası toplumun, sistemin demiyorum, toplumun daha fazla bir reaksiyon göstermesi gerekiyor. Çünkü sistem burada tamamıyla iflas etmiş durumda, konu Filistin olunca, konu Gazze olunca. Şüphesiz Gazze meselesindeki acıyı durdurmanın en kestirme yolu şu aşamada, devam eden müzakere süreçlerinden bir netice çıkması. Fakat burada da iyimser olmak istemekle beraber baktığınız zaman Netanyahu'nun mevcut politikalarına aslında herhangi bir anlaşmayla hiçbir ilgisi olmadığını görüyoruz. Tamamıyla zaman kazanma ve askeri gündemini, politikalarını ilerletme üzerine kurulu bir strateji var. İslam dünyasının zaten büyük bir çoğunluğunun İsrail'le ilişkisi yok. Tanımıyorlar. Ticareti zaten 1-2 ülke dışında kimsenin yok. Böyle bir denklemde buradan çıkan sesin bizim için, bizim toplumlarımız için, İslam toplumları için çok büyük bir anlamı varken aslında pratikte etki oluşturmada biraz yetersiz kalabiliyor. Dolayısıyla İsrail'i daha çok ticari olarak, siyasi olarak, askeri olarak destekleyen ülkelerin bu noktada aslında İsrail'e tavır koyması pratikte İsrail'e daha büyük bir fren olacak bir mekanizma. Dolayısıyla İsrail'i destekleyen ülkelerle olan ilişkilerini kullanarak aslında bir strateji geliştirilmesi, bunun üzerinden baskı üretilmesi meselesini gündemde tutuyoruz. Bu bizim için önemli bir strateji. Çünkü masa etrafındaki 57 ülkeden birçoğunun hem Batı’yla hem ABD’yle çok ciddi ekonomik, siyasi, güvenlik ilişkileri var. Bu ilişkilerin aslında bir noktada artık İsrail'i frenleme için kullanılması elzem. Bu noktada çeşitli fikirler var. Onları da kendi aramızda tartıştık" dedi. "İSRAİL, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM FİKRİNİ ÖLDÜRME KONUSUNDA ADIMLAR ATIYOR" BM’nin Gazze’de kıtlık olduğunu duyurması, ateşkes çabaları ve BM’de Filistin’i tanıyacağını açıklayan ülkelerin olduğu bir denklemde ilerideki sürecin nasıl okunabileceği sorusu üzerine Fidan, "Filistin meselesinde bir ters orantıyla karşı karşıyayız. O da ilginç bir durum. Şimdi tabii ortaya koyduğumuz diplomatik çaba, özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi ortak grubunun, temas grubunun, Türkiye'nin içinde bulunduğu yedi ülkenin yaptığı çalışmaların uluslararası arenada Filistin'deki devletin tanınma süreciyle ilgili retoriği özellikle domine etmesi, ona yol göstermesi önemli oldu. Şimdi Filistin'in devlet olarak tanınması, Gazze'deki soykırıma devam edilmesi, böyle bir ters orantı ve giderek Gazze'nin artık insansızlaştırma politikasına konu olması tabii ki büyük bir tezat esas itibarıyla. Bir taraftan Filistin'i devlet olarak tanıyorsunuz, diğer taraftan Filistin Devleti’nin asli unsuru olan insan unsurunun yok olmasına en azından bir parçasında Gazze'de göz yumuyorsunuz. Yani burada bir tezat var. Şimdi birinci hedefimizi biz başardık. Birinci hedefimiz Filistin'in devletleşmesi meselesiydi; tanınması meselesi. Neden önemliydi? 7 Ekim'de bu ilk savaş başladığında biz dedik ki Filistin işgali devam ettiği sürece, İsrail zulmü devam ettiği sürece, Filistinliler onurlu, bütünlüğü olan, egemen bir devlet sahibi olmadığı sürece Orta Doğu'daki bu ne ilk savaş olacak ne son savaş olacak. Hatta bu savaşın yayılma riski var. Dolayısıyla bir taraftan Gazze'deki savaşı durdurmaya yoğunlaşırken hemen gündeme iki devletli çözüm önerisinin bir an önce raftan indirilerek gerçekte hayata geçmesi konusunda ciddi bir atılım yapmayı getirdik. Şimdi bu bizim ortaya koyduğumuz strateji, diğer ülkeler tarafından da büyük oranda benimsendi. Çünkü bu kalıcı çözüm. Kalıcı çözümü gündemde tutmanız gerekiyor. Var olan krizi Gazze'de sönümlendirmeye çalışırken kalıcı çözümü hayata geçirmeniz gerekiyor. Bu aslında uluslararası toplumun da ilk başta özellikle Batı'nın biraz direndiği, daha sonra da başka yol görmediği, kabullendiği bir yöntem oldu. Ve şu anda o noktaya geldik. Ama burada şunu görüyoruz. Uluslararası toplum İslam İşbirliği Teşkilatı’nın yaptığı öncülükle burada mesafe kat ederken, İsrail de başka bir hesap yapıp iki devletli çözüm fikrini öldürme konusunda adımlar atıyor. Şimdi uluslararası toplum artık burada kendi iktidarlarına bu noktada, özellikle Batı'da bedel ödetiyor. Batı'da birçok ülke kendi toplumlarının kamuoyu baskısından hareketle Filistin'i tanıma noktasında adım atıyorlar. Hiç kimse artık bu tarihi katliamın, soykırımın bir parçası olmak istemiyor. Ama maalesef bazı ülkeler için geç. Onlar Yahudilere soykırım yapılırken de tarihin yanlış tarafındaydılar. Filistinlilere soykırım yapılırken de tarihin yanlış tarafındaydılar. Bunlar aslında bilinçli tavırlar, yani burada hiçbir şekilde hafifletici mazeretleri de yok. Bizim medeniyetimiz, bizim tarihimiz, çok şükür o noktada biz faile veya kurbana değil, hareketin kendisine bakıyoruz. Yani bir zulüm kime yapılırsa yapılsın zulümdür. Kim yaparsa yapsın yine zulümdür. Yani o, bu, başkası değişmez" dedi. TOPLANTI MARJINDA İKİLİ GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRİLDİ Toplantı marjında gerçekleştirdiği ikili görüşmelere ilişkin bir soru alan Fidan, "Mısır'la, Irak'la, Suriye ve İran'la önemli gündemlerimiz var biliyorsunuz. Afrika'yla da önemli gündemimiz var. Gambiya 90'lı yılların başından itibaren Türkiye'nin askeri, ekonomik, teknik işbirliği alanında yoğun yatırım yaptığı bir ülke. Cibuti'yle yürüyen güzel ilişkilerimiz var. Bunlar Afrika'yla ilgili konular. İran'la tabii şu anda devam eden nükleer müzakereler ve savaş sonrası döneme ilişkin genel değerlendirmeler yaptık. İran'ın Avrupa'yla yürüttüğü bir yol var, nükleer müzakerelerle ilgili. Bir de ABD’ye ilgili şu anda askıda kalmış müzakereler. Geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'yla bir görüşme yapmıştık, biliyorsunuz, orada bu konuyu da tartışmıştık. Oradan gelen birtakım yorumlar ışığında bu yeni gündemi bir değerlendirme imkanımız oldu. Irak’ta biliyorsunuz ekim ayı içerisinde seçimler var, seçimlerden önce aslında Sayın Sudani döneminde başlatılan ikili işbirliğine ilişkin önemli konular var. Su alanında işbirliği, kalkınma yolu meselesi, terörle mücadele, enerji işbirliği, birçok konuda iş adamlarının ortaya koydukları projeler ve aslında çok dinamik bir gündem var. Yani hem heyecanlı gündem hem de sorunlu alanlar var, başta terörle mücadele olmak üzere. Ve yeni Türkiye'deki devam eden terörsüz Türkiye süreci, onların etkisi, muhtemel konular. Bu kapsamlı konuları ele alma imkanımız oldu. Mısır'la Gazze meselesi, Gazze'de yapılacak muhtemel yardım, işte bir anlaşma olursa ondan sonra gündem nasıl olacak. Bu bölgesel güvenliğe mevcut son iki yılın ışığında yeni bir perspektif nasıl getirebiliriz, nasıl bakabiliriz? Yani bölgenin sorumlu ve kadim ülkeleri olarak onu tabii ele aldık. Bunlar başlıca konulardı. Diğer taraftan Libya'da, Akdeniz'de, Afrika'da nasıl işbirliği yapabiliriz, görüşlerimiz nerede? Sudan meselesi var biliyorsunuz. Somali, Etiyopya konuları, onların da yakından takip ettiği konular, onları yakından görüştük. Suriye konusunda yani Suriye Dışişleri Bakanı kardeşimizle sık görüşüyoruz. Onun Paris'te yaptığı görüşmeler vardı, kamuoyuna da yansıyan, onların üzerinden biraz geçtik. Bir Yunanistan ziyareti vardı. Sonra iki ülke arasında şu anda devam eden bazı konular var. İçerideki biraz problemli alanlar nasıl gidiyor, biz nasıl görüyoruz, neler yapabiliriz, onları değerlendirme imkanımız oldu. Tabii ki Suriye'nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine, güvenliğine olan bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Ama 8 Aralık'tan hemen sonra da söylemiştik; Suriye'de bir dönem bitti, bir dönem başladı ama daha kolay bir dönem başlamadı. Meydan okuması çok daha yüksek, sorunlu alanları çok daha belirginleşmiş, net bir dönem başladı. Burada Türkiye'nin sorumluluğu yüksek tabii ki. Bölge ülkeleriyle beraber el ele verip başta İsrail saldırıları karşısında ülkenin toprak bütünlüğünü korumak üzere birçok konuda işbirliği yapılması gerekiyor. İçeride de uluslararası bazı aktörlerin hedefine, amacına hizmet edecek çeşitli grupların olduğunu da biliyoruz. Bunları iyi yönetmek gerekiyor. Diğer taraftan da ülkenin çok ciddi yatırıma ihtiyacı var, kamu kapasitesinin ilerletilmesine ihtiyacı var, altyapının geliştirilmesine ihtiyacı var. Ama bunlar zaman alacak. Önemli olan bütün bunları yapabileceğimiz siyasal ortamın, güvenlik ortamının tesis edilmesi. Bazen hızlı gider, bazen yavaş gider ama gider. Ama siyasal ve güvenlik ortamı tesis edilmediği zaman burada bir tereddüt hasıl olduğu zaman, problem hasıl olduğu zaman saydığım diğer alanlarda da bir gelişme olmuyor. Dolayısıyla biz bunun çok ciddi şekilde bilincindeyiz. Bu konudaki adımları nasıl atıyoruz bölge ülkeleriyle, onu da konuştuk" dedi.

Bakan Fidan'dan YPG'ye sert uyarı: 'Rahat durma şansımız yok' Haber

Bakan Fidan'dan YPG'ye sert uyarı: 'Rahat durma şansımız yok'

Türkiye ve Suriye arasında üst düzey diplomatik temas trafiği hızlandı. Suriye Dışişleri Bakanı Hasan Esad Şeybani, Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve İstihbarat Başkanı Hüseyin es Seleme'den oluşan heyet, bugün Ankara'da bir dizi kritik görüşme gerçekleştiriyor. Heyetin ilk durağı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yapılan görüşme oldu. FİDAN: "YPG OYUNBOZAN DURUMUNDA" Görüşmenin ardından Suriyeli mevkidaşı Şeybani ile ortak basın toplantısı düzenleyen Bakan Fidan, Suriye'de 8 Aralık'ta başlayan yeni dönemi ve yeni yönetimin uluslararası aktörlerle pozitif ilişki kurma çabasını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Ancak Fidan, bu olumlu sürece rağmen en büyük engelin YPG terör örgütü olduğunu vurguladı. Fidan, "Lazkiye ve Süveyda'daki hareketlilik ve YPG'nin sisteme entegre olmama durumunu görüyoruz. Burada bir meydan okuma, bir zorluk var. YPG, Suriye'de oyunbozan durumunda" dedi. "GÜVENLİK TALEPLERİMİZ TATMİN EDİLMEZSE RAHAT DURMAYIZ" Bakan Fidan, Türkiye'nin güvenlik endişeleri konusunda net ve sert bir mesaj verdi. YPG/PKK terör örgütü üyelerinin Suriye'yi terk etmediğini bildiklerini ifade eden Fidan, "Bu noktada artık tolere etmekte zorlandığımız gelişmeleri görmeye başlıyoruz. Örgüt üyelerinin Suriye’yi terk etmediğini görüyoruz, görmediğimizi zannetmesinler. Türkiye’nin güvenlik taleplerinin tatmin edilmediği bir ortamda bizim burada rahat durma şansımız yok. YPG’ye çağrım; dünyanın dört bir yanından topladıkları teröristlerle Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan bir an önce çıksınlar" diye konuştu. ORTAK TEHDİT VURGUSU: İSRAİL Toplantıda her iki bakan da bölgedeki istikrarsızlığın kaynaklarından biri olarak İsrail'i işaret etti. Bakan Fidan, özellikle Süveyda'daki olayların arkasındaki "karanlık tablonun en büyük aktörlerinden birinin İsrail olduğunu" söyledi. Suriyeli Bakan Şeybani de İsrail'in tekrar eden tehditlerinin Suriye'nin egemenliğine göz diktiğini belirterek, "Dürziler Suriye toplumunun bir parçasıdır ve onları dışlama niyetimiz yok, bunu İsrail öne sürmektedir" dedi. Ankara'daki temasların, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in Suriyeli mevkidaşı Murhef Ebu Kasra ile yapacağı görüşmeyle devam etmesi bekleniyor.

Bakan Fidan: Türkiye’nin AB üyelik sürecine sarsılmaz bağlıyız Haber

Bakan Fidan: Türkiye’nin AB üyelik sürecine sarsılmaz bağlıyız

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos arasındaki görüşmede Türkiye'nin AB aday statüsünün önemine vurgu yapıldı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Bakan Fidan ile AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Kos'un Türkiye'nin AB aday statüsünün önemini ve bölgede istikrar ve refahın sağlanmasındaki yapıcı rolünü yeniden teyit etmek üzere 25 Temmuz'da İstanbul'da bir araya geldiği belirtildi. Açıklamaya göre stratejik işbirliğine ilişkin ortak bir vizyon temelinde her iki taraf, ticaret, enerji, ulaştırma ve dijitalleşme gibi bağlantının temel alanlarında ortak bir gündem geliştirmeyi kabul etti. Özellikle AB'nin Karadeniz stratejisi ve Avrupa'yı Orta Asya'ya bağlayan projelere odaklanıldığı, tarafların öngörülebilirliği artırmayı ve hareketliliği artırmayı amaçlayan, Türk vatandaşlarına çoklu giriş vizesi verilmesini kolaylaştıran Komisyon Kararı'nın kabulünü memnuniyetle karşıladığı ifade edildi. Her iki tarafın da Vize Serbestisi Diyaloğu'nun önemini vurguladığı aktarıldı. Bakan Fidan ve Komiser Kos'un görüşmede Gümrük Birliği'nin daha iyi uygulanması ve her iki tarafta da rekabet gücünü ve ekonomik güvenliği daha da destekleyen modernizasyonun önünün açılması yönündeki ortak kararlılıklarını yinelediğı kaydedildi. Gümrük Birliği reformunun karşılıklı fayda sağladığı ve dayanıklı ve kapsayıcı bir ekonomik ortaklık inşa etmek için elzem olduğu konusunda mutabık kalan iki tarafın da Avrupa Yatırım Bankası'nı (AYB) bölgesel kalkınmada kilit bir aktör olarak kabul ettikleri, Türkiye ve komşu bölgelerde inovasyon odaklı, sürdürülebilir projeleri desteklemek için AYB ile iş birliğini güçlendirme niyetini dile getirdikleri belirtildi. Açıklamada Ukrayna'nın yeniden inşası bağlamında Bakan Fidan ve Kos'un ortak çabaları yoğunlaştırma ve özel sektör katılımını teşvik ederek hayati altyapı ve hizmetlerin yeniden inşasını sağlama konusunda kararlılık gösterdiği ifade edildi. Türkiye Yatırım Platformu aracılığıyla yatırımlara verilen desteğin de memnuniyetle karşılandığı ve her iki tarafın yatırımları stratejik sektörlere yönlendirme, uzun vadeli sürdürülebilirliği teşvik etme ve bölgesel kapsayıcılığı destekleme konusunda kararlılıklarını dile getirdiği kaydedildi. Bakan Fidan ve Komiser Kos'un ayrıca 24 Temmuz'da İstanbul'da gerçekleşen Rusya-Ukrayna görüşmelerinin üçüncü turu ve 26 Temmuz'da gerçekleştirilen Balkan Barış Platformu hakkında da görüş alışverişinde bulunduğu belirtildi. Görüşmede ayrıca Bakan Fidan, Kos'a BM Genel Sekreteri'nin himayesinde Cenevre ve New York'ta daha geniş bir formatta düzenlenen Kıbrıs konulu gayrıresmi toplantılar hakkında bilgi verdi. Komiser Kos, bu görüşmeleri memnuniyetle karşıladığını belirtti. Komiser Kos, hukukun üstünlüğü ve demokratik standartlar konusunda diyaloğun ilişkilerin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve Türkiye'nin aday ülke olarak bir taahhüdü olduğunu vurguladı. Bakan Fidan ise, güvenilir ve ilkeli bir genişleme politikasına acil ihtiyaç olduğunu vurgularken, tüm aday ülkelere adil davranılması ve sürecin yalnızca liyakat ve objektif kriterlere dayanması gerektiğini vurgulayarak, Türkiye'nin AB katılım sürecine sarsılmaz bağlılığını yineledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.