#Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

İLKHABER-Gazetesi - Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Recep Tayyip Erdoğan: “Kadına şiddet insanlığa ihanettir” Haber

Recep Tayyip Erdoğan: “Kadına şiddet insanlığa ihanettir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnsana hele hele kadına ve çocuğa karşı şiddet bir insanlık suçudur, insanlığa ihanettir. Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır." dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" programına katıldı. "Bugün burada şiddet sebebiyle hayat yolculukları kesintiye uğramış, zorluklarla karşılaşmış, çoğu zaman gözyaşını içine akıtmış, derdini içine atmak zorunda kalmış tüm kadınlarla güçlü dayanışmamızı göstermek amacıyla bir aradayız." ifadesini kullanan Erdoğan, öncelikle kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybedenlere rahmet diledi.Erdoğan, aynı şekilde şiddete uğramış, yaşadığı travmalar sebebiyle sıkıntı çekmiş, kadınlık onuru incinmiş tüm kadınlara "geçmiş olsun" dileklerini iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Gerek Türkiye Cumhurbaşkanı, gerekse iki kız evladı babası olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim. Eşref-i mahlukat olan insana, hele hele kadına ve çocuğa karşı şiddet, bir insanlık suçudur, insanlığa ihanettir. Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez. Önce insan diyen, devlet felsefesinin temeline insanı yerleştiren, özellikle de cenneti annelerin ayakları altına seren bir inancın mensupları olarak böylesi bir tavır zaten bize yakışmaz. Bu konuda siyasi hayatım boyunca büyük bir hassasiyet ve kararlılık içinde oldum. İnşallah bundan geri adım atmayacağız." Kadınların da kendi meselelerine daha fazla sahip çıktığını memnuniyetle müşahede ettiklerini belirten Erdoğan, her türlü şiddetin mağduru olan kadınların itirazlarını yükselttikçe değişimin çok daha hızlı gerçekleşeceğini kaydetti.Erdoğan, "Sizler bu şekilde sağlam ve dirayetli durdukça biz de sizden aldığımız güç, cesaret ve ilhamla çok daha ileri adımlar atmayı sürdüreceğiz." dedi. "Avrupa ülkelerine göre biz çok çok ilerideyiz" Kadına ve çocuğa şiddet sorununu rakamlar veya istatistikler üzerinden konuşmayı doğru bulmadığını ifade eden Erdoğan, "Bunun sebebi Türkiye'nin bu meselede başkalarına kıyasla daha kötü bir durumda olması değildir. Tam tersine Avrupa ülkelerine göre biz çok çok ilerideyiz. Bize örnek gösterilen Avrupa ülkelerinin yapmadığı, yapamadığı önleyici ve koruyucu düzenlemeleri hayata geçirmiş bir ülkeyiz." diye konuştu. Son 23 yılda kadınlarla birlikte verdikleri mücadele sayesinde bu alanda büyük paradigma değişimine imza attıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Burada mesele asla istatistikler veya istatistiki oranlar değildir, burada esas mesele candır, yaratılmışların en şereflisi olan insandır. Merhum Neşet Ertaş'ın 'Kadınlar insandır, biz insanoğlu.' dediği o yüce ruhtur. Tek bir hanım kardeşimiz bile şiddete uğruyor, şiddet kurbanı oluyorsa, bu bizim için küçük kıyametin koptuğunun habercisidir. Gazetelerde okuduğumuz, haberlerde seyrettiğimiz her bir şiddet olayının aslında yarım kalmış bir insan hikayesine, öksüz kalmış bir çocuğa, evlat acısı hiç dinmeyen anne babaya, sönüp giden hayallere tekabül ettiğini aklımızdan bir an olsun çıkaramayız. Tek bir kayıp bile çoktur. Hepimiz adına hüzün vericidir. İstatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir. Biz meseleye bu zaviyeden, yani tamamen insan merkezli bakıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede elde ettiğimiz tüm başarılara rağmen şiddeti sıfırlayamamanın üzüntüsünü her müessif olayda hissediyoruz." Dünyada her gün binlerce insanın bilhassa kadın ve çocukların farklı sebeplerle fiziki ya da psikolojik şiddete uğradığına dikkati çeken Erdoğan, Avrupa'da her yıl 2 bin 300 kadının, eşleri veya eski eşleri tarafından acımasızca öldürüldüğünü, çatışma ve savaşların yükünü de en fazla kadın ve çocukların çektiğini kaydetti. "Üzüntü ve utanç verici bir çifte standartla karşı karşıyayız" İsrail'in son iki yılda Gazze'de katlettiği çocukların sayısının 20 binin üzerinde olduğunu hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gazze soykırımında şehit olan 70 bin Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor. Bunlar vicdan sahipleri için ürkütücü rakamlardır. İnsanlıktan nasibini almış bir kimse bu trajedilere kayıtsız kalamaz. Hal böyleyken uzun, üzüntü ve utanç verici bir çifte standartla karşı karşıyayız. Gazzeli kadınlara yönelik barbarlık, son iki yılda şahit olduğumuz üzere hak ettiği tepkiyi görmedi. Failin ve mağdurun kimliği, verilecek tepkinin dozunu burada da belirledi. İsrail'in üzerinde ne yazık ki işlediği cinayetlerin vahametiyle orantılı bir baskı kurulmadı. Bunun vicdanlarda açtığı yarayı en iyi, şu an bu salonda bulunan Gazzeli kardeşlerimiz biliyor. Burada çok açık ve net söylüyorum. Tepkilerinin ölçüsünü mağdurlar ve faillerin kimliklerine göre ayarlayanlar, o suçu işleyenler kadar zulme ve adaletsizliğe ortak olmuşlardır." Erdoğan, kadına ve çocuğa şiddeti belli bir bölgeye, ülkeye, topluma mal eden yaklaşımların sorunun çözümüne değil, kronikleşmesine sebep olduğunu belirtti.Aynı çevrelerin Gazzeli kadınları görmedikleri gibi bugün popüler kültürün mağdur ettiği kadınları, kapitalist sistemin vahşi dişlileri arasında ezilen kadınları, moda sektörünün metalaştırdığı kadınları da görmezden geldiğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oysa kadınların can, mal ve onuruna yönelik her saldırı, amasız, fakatsız karşı durulması gereken insanlık dışı bir eylemdir. Bunlarla mücadele etmek de insan olarak birbirimize karşı görevimizdir. Kadına şiddet gibi özünde insani bir meselenin ideolojik kavgalara meze yapılmasını, mevzi savaşlarına alet edilmesini bizler tasvip etmiyoruz. Gazze soykırımının bu konuda küresel düzeyde bir öz eleştiriye vesile olmasını diliyorum. Biz, Türkiye olarak ülkemizde olduğu gibi dünyada da kalıpları zorlamaya, ezberleri değiştirmeye, konformistlerin rahatını bozmaya devam edeceğiz. Kardeşlerim unutmayın; zalimin de mazlumun da kimliğine bakmadan hakkı savunacak, hakikatleri her platformda gür bir sedayla haykıracağız. Bir kardeşiniz olarak sizlere sesleniyorum. Türkiye bugüne kadar hep yanınızda oldu, inşallah hep yanınızda olacağız. Buradaki kardeşlerimin şahsında, Gazze'nin cefakar, fedakar ve her biri direniş abidesi olan cesur kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum." "Eğer kadın huzurluysa o ailede huzur vardır" Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun temeli olan ailenin de sosyal hayatın da kilit taşının kadın olduğunu vurguladı.Kadın mutluysa ailenin de mutlu olacağına dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi: "Eğer kadın huzurluysa o ailede huzur vardır. Kadına yönelik şiddet en başta aileye, ailenin huzuruna, mutluluğuna, geleceğine vurulmuş menfur bir darbedir. Şurası bir gerçek ki bizim kültürümüzde aile mahremiyeti olan bir yapıdır. İşte bu yılı, Aile Yılı olarak ilan ettik. Bir evin giriş veya bahçe kapısından ötesi kişinin mahremi olarak görülür. Ama zulüm varsa, haksızlık varsa, şayet kadına ve çocuğa yönelik şiddet söz konusuysa burada artık aile mahremiyetinden söz edilemez. Çünkü şiddet kişiyle sınırlı bir hadise değildir. Şiddet, tüm toplumu ilgilendiren, tüm toplumu enfekte eden bir meseledir. Müdahale edilmeyen her şiddet olayı toplumda mayalanıyor, zamanla büyüyor, maalesef başka insanlara da sirayet ediyor. Şiddetin olumsuz etkilerine özellikle çocuklarda daha fazla şahit oluyoruz. Erken yaşlardan itibaren şiddetle karşılaşan, şiddete maruz kalan çocuklar daha sonradan meselelerini şiddetle çözmeye meyyal oluyor. Bu tür sorunları engellemenin yolu, sevginin, saygının, hoşgörünün ve dayanışmanın sembolü olan aile kurumuna sahip çıkmaktan geçiyor. Aileye sahip çıkmak ise tüm bireylerin içinde huzur bulduğu güvenli bir çatı inşa etmek demektir. Aileyi başta çocuklar olmak üzere herkesin yuvası haline getirebildiğimiz ölçüde koruyabilir, yaşatabilir, istikbale güvenle taşıyabiliriz. Değilse zaten ağır saldırı altındaki ailenin zemin kaybetmesine mani olamayız." Kadın ile erkek arasındaki rol dağılımı Erdoğan, şehir hayatının sıkıntıları ve zorluklarıyla birlikte ailenin omuzlarına binen yükün de arttığını dile getirdi.Bu yükün sağlıklı bir şekilde taşınabilmesi için kadın ile erkek arasındaki rol dağılımının adaletli yapılmasının şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, kadınların çalışma hayatında daha fazla yer aldığı bir tabloda eski alışkanlıkların, eski davranış kalıplarının aynen devam etmesinin beklenemeyeceğini belirtti. Babalardan, eşlerine yardımcı olmalarını istedi Erdoğan, bilhassa çocukların eğitimi ve yetiştirilmesinde annenin yanı sıra babalara da önemli sorumluluklar düştüğüne inandığını dile getirerek, şunları kaydetti: "Herhalde babalar alınmıyor değil mi? Dijital dünyadan doğan tehditler giderek artarken çocuklara kol kanat germek sadece annelerin değil babaların da birincil görevidir. Bu konuda geçen hafta yaptığım çağrıyı bugün tekrarlıyorum. Hayatı paylaştığımız eşlerimize daha fazla destek olmamız gerekiyor. Evlat sahibi tüm babalarımızdan eşlerine daha fazla yardımcı olmalarını, özellikle çocuklarının eğitimi ve yetiştirilmesi noktasında daha fazla yük almalarını, ellerini taşın altına daha fazla koymalarını istirham ediyorum." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 23 yılda şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların hak ve hukukunun teslimi konusunda gösterdiği başarının ortada olduğunu söyledi. "Sıfır tolerans" yaklaşımıyla kadına ve çocuğa yönelik şiddetle etkin bir şekilde mücadele ettiklerini anlatan Erdoğan, iş hayatından siyasete, akademiden bürokrasiye her alanda kadınları güçlendirmenin gayretinde olduklarını belirtti. Erdoğan, 2002'de kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 27,9 olduğunu anımsattı. Bu yılın Eylül ayı itibarıyla bu rakamın yüzde 35,7'ye yükseldiğinin bilgisini veren Erdoğan, şöyle konuştu: "Aynı dönemde kadın istihdam oranı ise yüzde 25,3'ten yüzde 31,8'e çıktı. 2002 Genel Seçimlerinde kadın milletvekillerinin sayısı 24, kadın temsil oranı ise sadece yüzde 4,4'tü. 2023 Mayıs Seçimleriyle kadın milletvekillerinin sayısı 119'a, temsil oranı ise 5 kat artarak yüzde 19,83'e yükseldi. Kadın kamu çalışanlarının oranı ise ciddi artış gösterdi, 2024 yılı itibarıyla yüzde 43,46'ya ulaştı. Bu başarıların altına imzalarını atan tüm hanım kardeşlerimizi, şahsım ve milletim adına yürekten tebrik ediyorum. Elbette sadece bunlarla sınırlı kalmadık. 2005'te Türk Ceza Kanunu'nda yaptığımız değişiklikle kadına yönelik şiddetin engellenmesinde kritik bir eşiği aştık." Erdoğan, 2012'de 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'u yürürlüğe koyduklarını hatırlatarak, yine aynı yıl nüfusu 100 bini geçen belediyelere konukevi açma zorunluluğunu getirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "2014'te Ceza Kanunu'muzda yapılan düzenlemeyle cinsel suçlara yönelik cezaları artırdık. 2020'de 6284 Sayılı Kanun kapsamında ihtisas mahkemelerini kurduk. 2021 ve 2022'de kadına karşı işlenen suçların cezalarını artırmak suretiyle caydırıcılığı güçlendirdik. 2023'te yayımladığımız Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle bu konudaki kararlılık ve hassasiyetimizi yeniden vurguladık. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizin sayısını 86'ya çıkardık. Bakanlığımıza bağlı 112 kadın konukevimiz 81 ilimizde hizmet veriyor. Sayısını 432'ye çıkardığımız Sosyal Hizmet Merkezi Şiddetle Mücadele İrtibat Noktaları ile koruyucu ve önleyici hizmetlerimizi ulaşılabilir kıldık." Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Alo 183" hattıyla herhangi bir şiddet riskiyle karşılaşan kadınların 7 gün 24 saat esasıyla yanlarında olmayı sürdürdüklerini dile getirdi.Kadın Destek Uygulamasının da (KADES) kadınların hizmetinde olduğunu belirten Erdoğan, "Birincil önleme faaliyetleri kapsamında şiddetin henüz ortaya çıkmadan bertaraf edilebilmesi amacıyla 6,8 milyon kişiye eğitim verdik. Bütün bunların kıymetli kazanımlar olarak kadınların güvenli geleceklerine eşsiz katkılar sağlayacağını düşünüyorum." ifadelerini kullandı. Kadına yönelik şiddetle mücadele ulusal eylem planları Erdoğan, 2007'den bu yana kararlılıkla uyguladıkları kadına yönelik şiddetle mücadele ulusal eylem planlarının 4'üncüsünü geride bıraktıklarını belirterek, şunları söyledi: "5. Ulusal Eylem Planı'nı ise bugün yayımladığımız genelge ile yürürlüğe koyduk. 5 hedef, 15 strateji ve 130 faaliyet başlığından oluşan yeni planımızın, kadınlar başta olmak üzere tüm milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. 2026-2030 dönemini kapsayan bu planla ilk hedefimiz, toplumun tüm kesimlerinde saygı kültürünü bir davranış biçimi haline getirmektir. Bu çerçevede şiddetsiz bir toplumun inşası için delile dayalı ve çok sektörlü politikalar geliştirecek, farkındalığı artırıcı toplum temelli müdahaleler yürüteceğiz. Güvenli kamusal, sosyal ve dijital alanların yaygınlaştırılması için geniş bir yelpazede çalışmalar gerçekleştireceğiz." İkinci hedef olan etkin hukuki koruma ve adalete erişim kapsamında, koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkinliğini artıracak, ceza adaleti sisteminin güçlendirilmesini temin edeceklerini ifade eden Erdoğan, risk odaklı ve uzmanlaşmış hizmetlerin etkili sunulması başlıklı 3'üncü hedef bağlamında ise erken uyarı ve müdahale sistemlerini geliştireceklerini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: "4'üncü hedefimizi, şiddete maruz kalan kadınlar ve çocukları için sağlanacak psikolojik, sosyal ve ekonomik desteklerle çok boyutlu ve sürdürülebilir bir güçlenme ekosistemi olarak belirledik. Eylem planının 5'inci ve son hedefi ise şiddet uygulayanlara yönelik davranışsal dönüşüm ve toplumsal katılımın sağlanmasıdır. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5. Ulusal Eylem Planı'mızın bir kez daha hayırlı olmasını diliyor, Aile Bakanlığımız başta olmak üzere bu önemli belgenin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Planın tüm boyutlarıyla etkin bir şekilde tatbik edilmesini canıgönülden temenni ediyorum. Bir kez daha, 'kadına şiddet insanlığa ihanettir' diyorum." Programdan notlar Programda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Gazze şeridinde yaşayan Filistinli kadın ressam Yasemin Esad Muhaysin tarafından hazırlanan "Hayatta Kalanların Gözyaşları" isimli tablonun replikasını takdim etti. Ressam Muhaysin'in gönderdiği videolu mesaj da izletildi. Muhaysin mesajında, "Gazze'nin ve çektiği acıların sesi olan herkese, özellikle de Gazze halkının ve içinde bulunduğu zor durumun her zaman yanında olan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a içten teşekkürlerimi ve takdirlerimi sunuyorum." ifadelerini kullandı.Bakan Göktaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a, geleneksel Filistin nakışı "tatreez" ile işlenen hediyeyi takdim etti. "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5. Ulusal Eylem Planı"nın tanıtım filminin de gösterildiği programa, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve Gazzeli kadınlar da katıldı.

Av. Kılıç: Kadına yönelik şiddetle mücadele, tüm toplumun sorumluluğudur Haber

Av. Kılıç: Kadına yönelik şiddetle mücadele, tüm toplumun sorumluluğudur

25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” dolayısıyla Adana Barosu Avukatlar Salonu’nda iki ayrı basın açıklaması yapıldı. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) tarafından hazırlanan ortak basın açıklamasını Adana Barosu Saymanı ve Kadın Hakları Merkez Koordinatörü Av. Zülal Elmalı Erdem, Adana Barosu tarafından hazırlanan basın açıklamasını ise Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi Av. Nural Kılıç okudu. Açıklamada, Adana Barosu Başkanı Av. Volkan Böke, Genel Sekreter Av. Hasan Soylu, Sayman Av. Zülal Elmalı Erdem, yönetim kurulu üyeleri, avukatlar ve misafirler yer aldı. Yapılan açıklamalarda 6284 sayılı Kanun’un etkin uygulanması ve kadınların yaşam hakkının devlet tarafından güvence altına alınması gerektiği vurgulandı. Av. Kılıç, “Kadına şiddet insan hakları ihlalidir” Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi Av. Nural Kılıç Türkiye’de bu yıl 25 Kasım’a kadar 407 kadının cinsiyete dayalı şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Ülkemizde bu yıl 25 Kasım’a kadar 407 kadın cinsiyete dayalı şiddetten hayatını kaybetmiştir. 2024 yılında 18 bin 275 kadınla yüz yüze görüşülerek yapılan resmi araştırmaya göre, yaşamlarının herhangi bir döneminde, her 10 kadından yaklaşık 3’ü psikolojik, 2’si ekonomik, 1’i ise fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Kadınlar bugün fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel, dijital şiddet gibi pek çok şiddet biçimiyle karşı karşıyadır. Şiddetin hiçbir türü “özel mesele” değildir, açıkça kamusal bir sorundur. Tüm insanlığın ortak sorunu olan şiddetle mücadele yolunun başı, şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayanan sistematik bir sorun ve bir insan hakkı ihlali olduğunu kabul etmekten geçmektedir.” Av. Kılıç, “Şiddeti meşrulaştıran her tutum ile mücadele edilmelidir” Av. Nural Kılıç, Anayasa’nın 10. maddesinin kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu açıkça tanımladığını hatırlatarak, “Şiddeti meşrulaştıran, hafifleten, görünmez kılan, yeni şiddet vakalarının önünü açan her tutumla, nereden gelirse gelsin, mücadele edilmelidir. Anayasa’nın 10. maddesi, kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu ve devletin bu eşitliği yaşama geçirmekle yükümlü olduğunu açıkça belirtmektedir. Kanun önünde eşitlik ilkemiz her aşamada gözetilmesi gereken hukuki temelimizdir. Yargı pratiklerinden idari işlemlere kadar her kademede ayrımcılık ve ayrımcılığın en görünür biçimi olan şiddet ortadan kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu. Av. Kılıç, “Cezasızlık kültürü son bulmalı, failler caydırıcı şekilde cezalandırılmalı” Av. Kılıç, “Tabi olduğumuz uluslararası insan hakları normları da devlete önleme, koruma, kovuşturma ve bütüncül politikalar üretme yükümlülükleri yüklemektedir. Devletin şiddeti önleme ödevi, özen yükümlülüğüyle yerine getirilmelidir. Eğitim, yargı, sağlık ve kolluk faaliyetleri başta olmak üzere tüm kurumlar için toplumsal cinsiyet eşitliği temelli politikalar geliştirmeli ve hayata geçirilmelidir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunumuz şiddete uğrayan veya şiddet riski altındaki kadınlar için hayati bir koruma mekanizmasıdır. Veri toplama gerekliliğine riayet edilerek tespit edilebilecek pratik aksaklıkları ve yapısal sorunları ivedilikle giderilerek, uygulaması iyileştirilmelidir. Etkin soruşturma yürütülmeli, failler cezalandırılmalı, Ceza kanununun fail lehine olan indirim hükümlerinden yararlandırılmamalı, cezasızlık kültürüne karşı güçlü ve kararlı bir tutum sergilenmelidir. Unutulmamalıdır ki adil yargılanma, caydırıcılığın sağlanması, onarıcı adaletin tesisi, kadına yönelik şiddetle mücadelenin en önemli unsurlarındandır” ifadelerini kullandı. Av. Erdem, “Kadına yönelik şiddetle mücadele erişilebilir ve kapsayıcı olmalı” Adana Barosu Saymanı ve Kadın Hakları Merkez Koordinatörü Av. Zülal Elmalı Erdem kadınların farklı alanlarda şiddete maruz kaldığını belirterek şunları söyledi: “Kadınlar; evlerinde, işyerlerinde, okulda, sokakta, adliye koridorlarında şiddete uğramakta, koruma kararları çoğu zaman kâğıt üzerinde kalmakta, adalet gecikmekte ya da hiç gelmemektedir. Her bir kadın cinayeti, devletin yaşam hakkını koruma ve önleme pozitif yükümlülüğünü yerine getiremediğinin acı bir göstergesidir. 6284 sayılı Kanun'un eksiksiz ve etkin biçimde uygulanması, kolluk ve yargı mercilerinin görevlerini toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yerine getirmeleri ulusal ve uluslararası normlarla güvence altına alınmış sorumluluklardır. Biliyoruz ki, şiddet önlenebilir bir olgudur. Bunun için pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi, eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesi ve kadınların yaşam haklarının vazgeçilmez mutlak bir değer olarak görülmesi gerekir. Engelli kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere tüm kadınların ve kız çocuklarının adalete, korunmaya ve destek mekanizmalarına erişiminin güvence altına alınması zorunludur. Bu nedenle şiddetle mücadele politikalarının erişilebilir ve kapsayıcı olması, ulusal mevzuatın ve uluslararası sözleşmelerin gereğidir. Kadına yönelik şiddetle mücadele, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun adalet, eşitlik ve demokrasi sınavıdır, TÜBAKKOM olarak bir kez daha yineliyoruz: Kadına yönelik şiddet, özel alanın değil, kamusal sorumluluğun konusudur. Devletin tüm kurumları, yargı organları ve karar vericileri kadınların yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlüdür.”

AK Parti Adana Kadın Kolları Başkanı Söylemez: Kadına yönelik şiddetle mücadelede kararlıyız Haber

AK Parti Adana Kadın Kolları Başkanı Söylemez: Kadına yönelik şiddetle mücadelede kararlıyız

AK Parti Adana İl Başkanlığında “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” nedeniyle basın açıklaması düzenlendi. Etkinliğe çok sayıda kadın ve basın mensubu katıldı. Açıklamayı, katılanlar adına AK Parti Adana Kadın Kolları Başkanı Hacer Yasemin Söylemez okudu. Başkan Söylemez, konuşmasında 2002 seçim beyannamesinden bu yana kadına yönelik şiddetle mücadelede atılan hukuki ve toplumsal adımları anlattı. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un Türkiye’de kadınları korumada dönüm noktası olduğunu vurgulayan Söylemez, elektronik kelepçe, uzaklaştırma tedbirleri, barınma ve psikososyal destek gibi mekanizmaların hızla devreye sokulduğunu ifade etti. “6284 Sayılı kanun, Türkiye’de kadınları korumanın dönüm noktası oldu” AK Parti Adana Kadın Kolları Başkanı Hacer Yasemin Söylemez, 2002 seçim beyannamesinden bu yana kadına yönelik şiddetle mücadelede kapsamlı adımlar atıldığını belirterek, “Aradan geçen 23 yılda hukuki altyapıyı güçlendirdik, cezai yaptırımları artırdık ve koruyucu mekanizmaları yaygınlaştırdık. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, kadına yönelik şiddetle mücadelede tarihi bir dönüm noktası oldu. Türkiye’de elektronik kelepçe, uzaklaştırma tedbirleri, barınma ve psikososyal destek gibi mekanizmalar hızla devreye sokulabiliyor” diye ifade etti. “AK Parti Kadın Kolları, risk altındaki kadınlar için çözüm mekanizmalarını güçlendiriyor” Hacer Yasemin Söylemez konuşmasında kadına yönelik şiddeti engellemek için yaptıkları çalışmalara değinerek şunları söyledi: “AK Parti Kadın Kolları olarak bu mücadelenin sahadaki en güçlü paydaşıyız. 81 ilde, 922 ilçede, milyonlarca kadına ulaşan yapımızla, hem farkındalık çalışmalarını yürütüyor hem de risk altındaki kadınlara destek olabilecek tüm mekanizmaların doğru şekilde işletilmesi için durmadan çalışıyoruz. Kadınların sesi olmak, ihtiyaçlarını devletimizin ilgili kurumlarına iletmek, politika üretmek ve çözüm mekanizmalarının güçlenmesine katkı sunmak en temel sorumluluğumuzdur. Bu doğrultuda Kadın Kolları olarak KADEM ile yaptığımız iş birliği kapsamında iki ayrı başlıkta “Güven Toplumunun İnşası: Şiddetin Anatomisi ve Çözüm Yolları” ile “İki İnsan” eğitim programlarını 81 ilde başlatıyoruz. Bu eğitimlerle şiddetsiz bir toplum idealine katkı sunan bilinç ve farkındalık çalışmalarımızı güçlendirmeye devam ediyoruz.” “Kadınlar iş dünyasında ve kamusal alanda daha görünür ve güçlü” Kadınların ekonomik ve toplumsal hayatta güçlendirilmesine yönelik projeleri aktaran Başkan Söylemez, “Kadınların her alanda güçlendirilmesi, şiddetle mücadelenin en önemli unsurlarından biridir. Bu nedenle bir yandan koruma mekanizmalarını güçlendirirken bir yandan da kadınların ekonomik, sosyal ve toplumsal hayatta daha görünür ve güçlü olmasını sağlayacak politikalar üretmeye devam ediyoruz. Bu bilinçle, kadın istihdamını artıracak, girişimcilik fırsatlarını güçlendirecek, eğitim ve mesleki gelişim imkanlarını yaygınlaştıracak projeleri bir bir hayata geçiriyoruz. Bugün kadınların iş gücüne katılım oranı %36,6 seviyesine ulaştı, üst ve orta düzey yönetici pozisyonlarındaki oranı ise %20’yi aştı. Parlamentoda kadın milletvekili oranı %20'lere, kadın girişimcilerin oranı ise %18'lere ulaştı. Bu rakamlar, kadınların sadece aile ve özel hayatlarında değil, toplumsal karar alma süreçlerinde, iş dünyasında ve kamusal alanda da giderek daha güçlü bir şekilde var olduklarını göstermektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, siyasi hayatı boyunca, her daim Kadının, bu ülkenin siyasetinde “ek” bir başlık değil, asli özne olduğunu savunmuştur. Bugün kadınların siyasette, karar alma mekanizmalarında, eğitimde, istihdamda, bürokraside, sivil toplumda ulaştığı düzey; tesadüflerin değil, bu vizyonun sonucudur” şeklinde konuştu. “Dünyanın neresinde olursa olsun, kadına ve çocuğa şiddete karşı harekete geçin” Hacer Yasemin Söylemez erkeklere de çağrıda bulunarak, “Kadına yönelik şiddet tüm dünyanın ortak meselesidir. Gazze, Doğu Türkistan ve Ukrayna başta olmak üzere kadın ve çocuklara yönelik her türlü saldırıyı lanetliyor, uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırıyoruz. Evinizde, iş yerinizde, sokakta, sosyal medyada kadına yönelik şiddete karşı ses çıkarın. Susan değil, ‘dur’ diyen olun. Bu mücadelede en büyük pay erkeklerindir” dedi. Söylemez sözlerini şöyle tamamladı: “AK Parti Kadın Kolları olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde daha adil, daha güvenli bir hayatı güçlü kadınlarla birlikte inşa etmeye devam edeceğiz. Hiçbir kadın kendisini çaresiz hissetmeyene kadar; bu topraklarda kadına yönelik şiddet tamamen son bulana kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Tüm kadınlara bir kez daha söylüyoruz: Yalnız değilsiniz.”

Kadına yönelik şiddete karşı dayanışma çağrısı Haber

Kadına yönelik şiddete karşı dayanışma çağrısı

Seyhan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Funda Bozan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Bozan, kadınlara yönelik şiddetin mücadele gerektiren acil bir toplumsal sorunu olduğunu belirterek, farkındalık oluşturma ve şiddetin önlenmesi adına güçlü bir dayanışma çağrısında bulundu. Funda Bozan, açıklamasında kadına yönelik şiddetin cinsiyet eşitsizliğinin bir yansıması olduğunu vurguladı. "Kadınlar, ne yazık ki hala birçok toplumda ayrımcılığa maruz kalıyor. 25 Kasım’da tüm dünyada gösterilen dayanışma, bu durumu sonlandırma çabalarımıza güç katıyor" dedi. Seyhan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Funda Bozan, 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi’ne ve Türkiye’nin 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun’a da dikkat çekerek, "Bu sözleşme ve kanunlar, şiddet mağduru kadınların korunması için son derece önemli hukuksal araçlardır. Ancak, bu yasaların etkin bir şekilde uygulanması ve toplumsal bilinçlendirme çalışmalarının artırılması gerekmektedir" ifadelerini kullandı. Funda Bozan, sözleşmenin ve yasaların, sadece kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini belirterek, "Şiddeti önlemek ve mağdurları korumak için toplumsal normları değiştirmek, eğitim ve farkındalık çalışmalarını yaygınlaştırmak zorundayız. Kadına yönelik şiddet, toplumun her kesimini etkileyen bir sorun ve çözüm, hepimizin sorumluluğunda. Eğitimin gücüyle, gelecek nesillerin daha şiddet içermeyen bir dünya görmesini sağlamalıyız” dedi. Açıklamasının sonunda, kadın hakları için mücadele eden tüm bireyleri dayanışmaya davet eden Funda Bozan, "Kadınların haklarını savunmak ve onların yanında durmak, her bireyin görevi olmalıdır. Bu mücadelede birlikte durarak güçlü bir ses çıkarabiliriz. Unutmayalım ki, güçlü kadınlar güçlü toplumlar demektir" diyerek sözlerini tamamladı.

SES'ten 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü açıklaması Haber

SES'ten 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü açıklaması

CANSU ERSOY (İLKHABER)- Adana Kadın Platformu, SES (Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası)Adana Şubesi'nde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne yönelik ve özellikle son dönemlerde artış gösteren kadın cinayetlerine tepki olarak basın açıklaması düzenledi. Açıklamada SES Adana Şube Başkanı Belgin Işık, Adana'da 2023 yılında öldürülen kadınlara yönelik verileri paylaştı. Işık, kadınların en çok güvenli olarak gördükleri evlerinde öldürüldüğünü ve Adana'da evde eşleri tarafından öldürülen kadın sayısının 2023 yılında 13 olduğunu açıkladı.  Işık'ın verileri paylaşmasının ardından SES Adana Şubesi Kadın Sekreteri Selma Çınkır, basın açıklamasını okudu.  "Üç kız kardeş 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün sembolü oldu"  Çınkır, konuşmasına 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün tarihinden söz ederek açıklamasına başladı ve şunları söyledi: "Patria, Minerva ve Maria Teresa Mirabal kardeşler, 1930'dan 1961'e değin Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten Rafael Trihillo diktatörlüğüne karşı demokrasi ve insan hakları talepleriyle mücadele ettiler. Dominik Cumhuriyeti Faşist Diktatörü Rafael Trihillo, "Ülkenin en büyük iki sorunu kilise ve Mirabal kardeşlerdir" konuşmasını yaptıktan 23 gün sonra 25 Kasım 1960'da Mirabal Kardeşler, Patria ve Minerva'nın cezaevinde bulunan eşlerini ziyaretten dönerken katledildiler. Şiddetin her türü yaşatıldıktan sonra, araçlarının içine yerleştirilerek, bir uçurumdan aşağı atıldılar." Çınkır, "Diktatör Rafael Trihillo'yu devirmek için kod adı "Kelebekler" olan 14 Haziran Politik Hareketini kurdular. Dominik Cumhuriyeti'ndeki diktatörlüğün yıkılmasında büyük rol oynayan, bedelini hayatlarıyla ödeyen üç kız kardeş 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün sembolü oldu" dedi. "Bu yılın ilk 9 ayında Türkiye'de 234 kadın, ilimizde 16 kadın, erkek şiddeti sonucunda katledilmiştir" Kadınların yüzyıllara dayanan şiddete ve hak ihlallerine karşı direnişinden yola çıkarak, kadına yönelik şiddete karşı farkındalık yaratmak amacıyla Mirabal kardeşlerin katledildikleri gün olan 25 Kasım 1999 yılının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla, 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' olarak ilan edildiğini belirten Çınkır, konuşmasının devamında şunları aktardı: "Mirabal kardeşlerin katledilmelerinin üzerinden 63 yıl geçmiş olmasına, kadınların söz ve eylemleriyle verdikleri onca çaba ve mücadeleye rağmen erkek şiddeti hız kesmeden devam etmektedir. Bu yılın ilk 9 ayında Türkiye'de 234 kadın, ilimizde 16 kadın, erkek şiddeti sonucunda katledilmiştir. Adana'da geçtiğimiz haftada 3 kadın evli oldukları erkekler tarafından öldürülmüştür. İstanbul Sözleşmesi'nden çekinilmesiyle, etkili şekilde uygulanmayan 6284'ü kaldırma iştahlarıyla, kadın örgütlerini kapatma girişimleriyle, Medeni Kanunu'nda Anayasa'da gerici düzenlemeler yapma hevesleriyle uyguladıkları cezasızlıkla-ceza indirimleriyle, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşmalarıyla en nihayetinde zehirli dil ve uygulamalarıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek adeta kadın cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışmakta, kadınları daha fazla şiddete açık hale getirmektedirler." "Yok edici savaşın her türüne karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz"  Çınkır, "Kadınların katledildiği, bir o kadarının da şüpheli kadın ölümleri olarak anıldığı bir ülkede yaşamaya alışmayacağız, bu durumu kanıksamayacağız. Kadınlara, çocuklara karşı başlatılan ve devam eden bu kanlı savaşa ve eril zihniyetten kaynaklanan yıkıcı, yok edici savaşın her türüne karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz" sözlerini kullandı. "Özgür ve şiddetsiz bir yaşamdan asla vazgeçmeyeceğiz" Asıl meseleyi çözmek için yola çıkan kadınların önlerine çıkan engellemelerle hiç durmadan mücadeleye devam edeceklerine vurgu yapan Çınkır, açıklamayı şu sözlerle sonlandırdı: "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'ni garanti altına alan yasalara; Anayasa, Medeni Kanun, 6284, İstanbul Sözleşmesi ve diğer temel haklarla ilgili sözleşmelere dokunma, uygula demeye devam edeceğiz. Demokratik, laik, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve barışın sağlandığı bir ülke için çalışmaktan yorulmayacağız. Bizler, laik ve demokratik bir ülke için verdiğimiz mücadelede, barış içinde, eşit, adil, özgür ve şiddetsiz bir yaşamdan asla vazgeçmeyeceğiz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.