Av. Kılıç: Kadına yönelik şiddetle mücadele, tüm toplumun sorumluluğudur
Av. Kılıç: Kadına yönelik şiddetle mücadele, tüm toplumun sorumluluğudur
Adana Barosu’nda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında yaptığı basın açıklamasında, kadınların yaşam hakkının devletin tüm kurumları tarafından güvence altına alınması gerektiğini belirtildi.
Haber Giriş Tarihi: 25.11.2025 13:05
Haber Güncellenme Tarihi: 25.11.2025 13:08
Muhabir:
Gamze Pehlivan
25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” dolayısıyla Adana Barosu Avukatlar Salonu’nda iki ayrı basın açıklaması yapıldı. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) tarafından hazırlanan ortak basın açıklamasını Adana Barosu Saymanı ve Kadın Hakları Merkez Koordinatörü Av. Zülal Elmalı Erdem, Adana Barosu tarafından hazırlanan basın açıklamasını ise Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi Av. Nural Kılıç okudu. Açıklamada, Adana Barosu Başkanı Av. Volkan Böke, Genel Sekreter Av. Hasan Soylu, Sayman Av. Zülal Elmalı Erdem, yönetim kurulu üyeleri, avukatlar ve misafirler yer aldı. Yapılan açıklamalarda 6284 sayılı Kanun’un etkin uygulanması ve kadınların yaşam hakkının devlet tarafından güvence altına alınması gerektiği vurgulandı.
Av. Kılıç, “Kadına şiddet insan hakları ihlalidir”
Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi Av. Nural Kılıç Türkiye’de bu yıl 25 Kasım’a kadar 407 kadının cinsiyete dayalı şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Ülkemizde bu yıl 25 Kasım’a kadar 407 kadın cinsiyete dayalı şiddetten hayatını kaybetmiştir. 2024 yılında 18 bin 275 kadınla yüz yüze görüşülerek yapılan resmi araştırmaya göre, yaşamlarının herhangi bir döneminde, her 10 kadından yaklaşık 3’ü psikolojik, 2’si ekonomik, 1’i ise fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Kadınlar bugün fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel, dijital şiddet gibi pek çok şiddet biçimiyle karşı karşıyadır. Şiddetin hiçbir türü “özel mesele” değildir, açıkça kamusal bir sorundur. Tüm insanlığın ortak sorunu olan şiddetle mücadele yolunun başı, şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayanan sistematik bir sorun ve bir insan hakkı ihlali olduğunu kabul etmekten geçmektedir.”
Av. Kılıç, “Şiddeti meşrulaştıran her tutum ile mücadele edilmelidir”
Av. Nural Kılıç, Anayasa’nın 10. maddesinin kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu açıkça tanımladığını hatırlatarak, “Şiddeti meşrulaştıran, hafifleten, görünmez kılan, yeni şiddet vakalarının önünü açan her tutumla, nereden gelirse gelsin, mücadele edilmelidir. Anayasa’nın 10. maddesi, kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu ve devletin bu eşitliği yaşama geçirmekle yükümlü olduğunu açıkça belirtmektedir. Kanun önünde eşitlik ilkemiz her aşamada gözetilmesi gereken hukuki temelimizdir. Yargı pratiklerinden idari işlemlere kadar her kademede ayrımcılık ve ayrımcılığın en görünür biçimi olan şiddet ortadan kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.
Av. Kılıç, “Cezasızlık kültürü son bulmalı, failler caydırıcı şekilde cezalandırılmalı”
Av. Kılıç, “Tabi olduğumuz uluslararası insan hakları normları da devlete önleme, koruma, kovuşturma ve bütüncül politikalar üretme yükümlülükleri yüklemektedir. Devletin şiddeti önleme ödevi, özen yükümlülüğüyle yerine getirilmelidir. Eğitim, yargı, sağlık ve kolluk faaliyetleri başta olmak üzere tüm kurumlar için toplumsal cinsiyet eşitliği temelli politikalar geliştirmeli ve hayata geçirilmelidir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunumuz şiddete uğrayan veya şiddet riski altındaki kadınlar için hayati bir koruma mekanizmasıdır. Veri toplama gerekliliğine riayet edilerek tespit edilebilecek pratik aksaklıkları ve yapısal sorunları ivedilikle giderilerek, uygulaması iyileştirilmelidir. Etkin soruşturma yürütülmeli, failler cezalandırılmalı, Ceza kanununun fail lehine olan indirim hükümlerinden yararlandırılmamalı, cezasızlık kültürüne karşı güçlü ve kararlı bir tutum sergilenmelidir. Unutulmamalıdır ki adil yargılanma, caydırıcılığın sağlanması, onarıcı adaletin tesisi, kadına yönelik şiddetle mücadelenin en önemli unsurlarındandır” ifadelerini kullandı.
Av. Erdem, “Kadına yönelik şiddetle mücadele erişilebilir ve kapsayıcı olmalı”
Adana Barosu Saymanı ve Kadın Hakları Merkez Koordinatörü Av. Zülal Elmalı Erdem kadınların farklı alanlarda şiddete maruz kaldığını belirterek şunları söyledi: “Kadınlar; evlerinde, işyerlerinde, okulda, sokakta, adliye koridorlarında şiddete uğramakta, koruma kararları çoğu zaman kâğıt üzerinde kalmakta, adalet gecikmekte ya da hiç gelmemektedir. Her bir kadın cinayeti, devletin yaşam hakkını koruma ve önleme pozitif yükümlülüğünü yerine getiremediğinin acı bir göstergesidir. 6284 sayılı Kanun'un eksiksiz ve etkin biçimde uygulanması, kolluk ve yargı mercilerinin görevlerini toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yerine getirmeleri ulusal ve uluslararası normlarla güvence altına alınmış sorumluluklardır. Biliyoruz ki, şiddet önlenebilir bir olgudur. Bunun için pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi, eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesi ve kadınların yaşam haklarının vazgeçilmez mutlak bir değer olarak görülmesi gerekir. Engelli kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere tüm kadınların ve kız çocuklarının adalete, korunmaya ve destek mekanizmalarına erişiminin güvence altına alınması zorunludur. Bu nedenle şiddetle mücadele politikalarının erişilebilir ve kapsayıcı olması, ulusal mevzuatın ve uluslararası sözleşmelerin gereğidir. Kadına yönelik şiddetle mücadele, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun adalet, eşitlik ve demokrasi sınavıdır, TÜBAKKOM olarak bir kez daha yineliyoruz: Kadına yönelik şiddet, özel alanın değil, kamusal sorumluluğun konusudur. Devletin tüm kurumları, yargı organları ve karar vericileri kadınların yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlüdür.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Av. Kılıç: Kadına yönelik şiddetle mücadele, tüm toplumun sorumluluğudur
Adana Barosu’nda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında yaptığı basın açıklamasında, kadınların yaşam hakkının devletin tüm kurumları tarafından güvence altına alınması gerektiğini belirtildi.
25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” dolayısıyla Adana Barosu Avukatlar Salonu’nda iki ayrı basın açıklaması yapıldı. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) tarafından hazırlanan ortak basın açıklamasını Adana Barosu Saymanı ve Kadın Hakları Merkez Koordinatörü Av. Zülal Elmalı Erdem, Adana Barosu tarafından hazırlanan basın açıklamasını ise Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi Av. Nural Kılıç okudu. Açıklamada, Adana Barosu Başkanı Av. Volkan Böke, Genel Sekreter Av. Hasan Soylu, Sayman Av. Zülal Elmalı Erdem, yönetim kurulu üyeleri, avukatlar ve misafirler yer aldı. Yapılan açıklamalarda 6284 sayılı Kanun’un etkin uygulanması ve kadınların yaşam hakkının devlet tarafından güvence altına alınması gerektiği vurgulandı.
Av. Kılıç, “Kadına şiddet insan hakları ihlalidir”
Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi Av. Nural Kılıç Türkiye’de bu yıl 25 Kasım’a kadar 407 kadının cinsiyete dayalı şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Ülkemizde bu yıl 25 Kasım’a kadar 407 kadın cinsiyete dayalı şiddetten hayatını kaybetmiştir. 2024 yılında 18 bin 275 kadınla yüz yüze görüşülerek yapılan resmi araştırmaya göre, yaşamlarının herhangi bir döneminde, her 10 kadından yaklaşık 3’ü psikolojik, 2’si ekonomik, 1’i ise fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Kadınlar bugün fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel, dijital şiddet gibi pek çok şiddet biçimiyle karşı karşıyadır. Şiddetin hiçbir türü “özel mesele” değildir, açıkça kamusal bir sorundur. Tüm insanlığın ortak sorunu olan şiddetle mücadele yolunun başı, şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayanan sistematik bir sorun ve bir insan hakkı ihlali olduğunu kabul etmekten geçmektedir.”
Av. Kılıç, “Şiddeti meşrulaştıran her tutum ile mücadele edilmelidir”
Av. Nural Kılıç, Anayasa’nın 10. maddesinin kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu açıkça tanımladığını hatırlatarak, “Şiddeti meşrulaştıran, hafifleten, görünmez kılan, yeni şiddet vakalarının önünü açan her tutumla, nereden gelirse gelsin, mücadele edilmelidir. Anayasa’nın 10. maddesi, kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu ve devletin bu eşitliği yaşama geçirmekle yükümlü olduğunu açıkça belirtmektedir. Kanun önünde eşitlik ilkemiz her aşamada gözetilmesi gereken hukuki temelimizdir. Yargı pratiklerinden idari işlemlere kadar her kademede ayrımcılık ve ayrımcılığın en görünür biçimi olan şiddet ortadan kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.
Av. Kılıç, “Cezasızlık kültürü son bulmalı, failler caydırıcı şekilde cezalandırılmalı”
Av. Kılıç, “Tabi olduğumuz uluslararası insan hakları normları da devlete önleme, koruma, kovuşturma ve bütüncül politikalar üretme yükümlülükleri yüklemektedir. Devletin şiddeti önleme ödevi, özen yükümlülüğüyle yerine getirilmelidir. Eğitim, yargı, sağlık ve kolluk faaliyetleri başta olmak üzere tüm kurumlar için toplumsal cinsiyet eşitliği temelli politikalar geliştirmeli ve hayata geçirilmelidir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunumuz şiddete uğrayan veya şiddet riski altındaki kadınlar için hayati bir koruma mekanizmasıdır. Veri toplama gerekliliğine riayet edilerek tespit edilebilecek pratik aksaklıkları ve yapısal sorunları ivedilikle giderilerek, uygulaması iyileştirilmelidir. Etkin soruşturma yürütülmeli, failler cezalandırılmalı, Ceza kanununun fail lehine olan indirim hükümlerinden yararlandırılmamalı, cezasızlık kültürüne karşı güçlü ve kararlı bir tutum sergilenmelidir. Unutulmamalıdır ki adil yargılanma, caydırıcılığın sağlanması, onarıcı adaletin tesisi, kadına yönelik şiddetle mücadelenin en önemli unsurlarındandır” ifadelerini kullandı.
Av. Erdem, “Kadına yönelik şiddetle mücadele erişilebilir ve kapsayıcı olmalı”
Adana Barosu Saymanı ve Kadın Hakları Merkez Koordinatörü Av. Zülal Elmalı Erdem kadınların farklı alanlarda şiddete maruz kaldığını belirterek şunları söyledi: “Kadınlar; evlerinde, işyerlerinde, okulda, sokakta, adliye koridorlarında şiddete uğramakta, koruma kararları çoğu zaman kâğıt üzerinde kalmakta, adalet gecikmekte ya da hiç gelmemektedir. Her bir kadın cinayeti, devletin yaşam hakkını koruma ve önleme pozitif yükümlülüğünü yerine getiremediğinin acı bir göstergesidir. 6284 sayılı Kanun'un eksiksiz ve etkin biçimde uygulanması, kolluk ve yargı mercilerinin görevlerini toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yerine getirmeleri ulusal ve uluslararası normlarla güvence altına alınmış sorumluluklardır. Biliyoruz ki, şiddet önlenebilir bir olgudur. Bunun için pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi, eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesi ve kadınların yaşam haklarının vazgeçilmez mutlak bir değer olarak görülmesi gerekir. Engelli kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere tüm kadınların ve kız çocuklarının adalete, korunmaya ve destek mekanizmalarına erişiminin güvence altına alınması zorunludur. Bu nedenle şiddetle mücadele politikalarının erişilebilir ve kapsayıcı olması, ulusal mevzuatın ve uluslararası sözleşmelerin gereğidir. Kadına yönelik şiddetle mücadele, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun adalet, eşitlik ve demokrasi sınavıdır, TÜBAKKOM olarak bir kez daha yineliyoruz: Kadına yönelik şiddet, özel alanın değil, kamusal sorumluluğun konusudur. Devletin tüm kurumları, yargı organları ve karar vericileri kadınların yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlüdür.”
Kaynak: Gamze Pehlivan