Yılın o meşhur zamanı geldi çattı. Adana’da yaz sıcakları kendini göstermeye başladı. Termometreler henüz Haziran’a girmeden 40 dereceye göz kırparken, nem oranı da iyice artıyor. Gündüz güneşi kavuruyor, gece ise sıcaklık sanki hiç düşmüyor.
Bu şehirde yaşayan herkes bilir: Adana’da yaz demek; gölgede bile terlemek, asfalt üstünde yumurta pişirmek, vantilatörün önünde saatler geçirmek demektir. İşte tam da bu yüzden, klima artık bir konfor unsuru değil, temel bir ihtiyaçtır.
Gelin görün ki, hâlâ şehirde pek çok otobüs durağı, minibüs bekleme noktası ve toplu taşıma istasyonu klimasız.
Cam ve demir yığınına dönen bu alanlar, vatandaş için adeta birer “sıcak hava kapanı.” Sabah işe gitmek için durakta bekleyen bir emekli, öğlen işten çıkan bir öğrenci ya da akşam eve dönmek isteyen bir anne, sıcağın ortasında ayakta kalıyor. Gölgelik bile olmayan yerler var. Klimasız durak mı olur? Artık belediyelerin bu konuda acilen adım atması şart.
Kamu kurumlarında, özel ofislerde ya da atölyelerde klima hâlâ lüks görülüyor. Oysa Adana’da yaz aylarında iç mekân sıcaklıkları 35 dereceyi kolayca buluyor.
Bu ortamda çalışan personel sadece verim kaybı yaşamıyor, aynı zamanda ciddi sağlık riskleriyle de karşı karşıya kalıyor.
Baş dönmesi, tansiyon sorunları, sıvı kaybı ve daha fazlası... İşçinin verimli olması için önce serin bir ortamda çalışması gerekir.
Adana’nın yaz sıcağı şaka değildir. Bu şehirde klimasız yaşam, sağlıklı bir yaşam değildir
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Klimalar alınsın, ofisler şenlensin
Fatma AKÇAY
Yılın o meşhur zamanı geldi çattı. Adana’da yaz sıcakları kendini göstermeye başladı. Termometreler henüz Haziran’a girmeden 40 dereceye göz kırparken, nem oranı da iyice artıyor. Gündüz güneşi kavuruyor, gece ise sıcaklık sanki hiç düşmüyor.
Bu şehirde yaşayan herkes bilir: Adana’da yaz demek; gölgede bile terlemek, asfalt üstünde yumurta pişirmek, vantilatörün önünde saatler geçirmek demektir. İşte tam da bu yüzden, klima artık bir konfor unsuru değil, temel bir ihtiyaçtır.
Gelin görün ki, hâlâ şehirde pek çok otobüs durağı, minibüs bekleme noktası ve toplu taşıma istasyonu klimasız.
Cam ve demir yığınına dönen bu alanlar, vatandaş için adeta birer “sıcak hava kapanı.” Sabah işe gitmek için durakta bekleyen bir emekli, öğlen işten çıkan bir öğrenci ya da akşam eve dönmek isteyen bir anne, sıcağın ortasında ayakta kalıyor. Gölgelik bile olmayan yerler var. Klimasız durak mı olur? Artık belediyelerin bu konuda acilen adım atması şart.
Kamu kurumlarında, özel ofislerde ya da atölyelerde klima hâlâ lüks görülüyor. Oysa Adana’da yaz aylarında iç mekân sıcaklıkları 35 dereceyi kolayca buluyor.
Bu ortamda çalışan personel sadece verim kaybı yaşamıyor, aynı zamanda ciddi sağlık riskleriyle de karşı karşıya kalıyor.
Baş dönmesi, tansiyon sorunları, sıvı kaybı ve daha fazlası... İşçinin verimli olması için önce serin bir ortamda çalışması gerekir.
Adana’nın yaz sıcağı şaka değildir. Bu şehirde klimasız yaşam, sağlıklı bir yaşam değildir