Altınözü’nün bereketli topraklarında taş değirmenler yeniden dönüyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan "su zeyti" geleneği, el emeği ve sabırla üretilen saf zeytinyağıyla geçmişin izini bugüne taşıyor.
Haber Giriş Tarihi: 11.11.2025 12:18
Haber Güncellenme Tarihi: 11.11.2025 12:21
Muhabir:
ALİ GÜRELİ
Hatay’da zeytinin anavatanı olarak bilinen ilçesi Altınözü’nde, zeytin hasadıyla birlikte yüzyıllardır süregelen “su zeyti” üretimi yeniden başladı. Modern üretim tekniklerine rağmen doğallığı ve el emeğini koruyan bu gelenek, bölge halkının imece usulü çalışmalarıyla yaşatılmaya devam ediyor. Altınkaya Mahallesi’nde köy meydanlarında kurulan taş değirmenlerde, hayvan gücüyle döndürülen taşlar arasında ezilen olgun zeytinler, sabır isteyen bir sürecin ardından yağa dönüştürülüyor. Üretim sırasında zeytin çekirdeklerinin kırılmamasına özen gösteriliyor.
Bu yöntem sayesinde düşük asit oranına sahip, kendine özgü aromasıyla öne çıkan bir zeytinyağı elde ediliyor. Köylü kadınlar da bu süreçte aktif rol alarak hem üretime katkı sağlıyor hem de geleneğin devamını mümkün kılıyor.
Altınözü zeytinyağının en saf hali olarak bilinen “su zeyti”, hem bölge halkının sofralarında hem de zeytinyağı tutkunlarının mutfaklarında özel bir yer tutuyor. Yalnızca damaklara değil, kültürel belleğe de hitap eden bu üretim biçimi, geçmişten bugüne taşınan bir miras niteliği taşıyor.
Yörede zeytin üretimi yapan Sıraç Kırtışoğlu, “Bu yöntemde zeytin çekirdeklerini kırmadan çıkardığımız için çekirdeğin acılığı yağa karışmıyor. Bu da zeytinyağında hem lezzeti hem de kaliteyi artırıyor. Geçmişte yalnızca ev ihtiyacı için üretilen bu yağ, son yıllarda lezzetini bilenlerin ilgisiyle satışa da sunulmaya başlandı. Her aşaması insan emeği ve ustalık isteyen bu yöntemle elde edilen zeytinyağı, yemeklerde kullanılmasının yanı sıra alternatif tıpta da değer görüyor” dedi.
Kırtışoğlu, Altınözü’nün bereketli topraklarında sürdürülen bu geleneğin, doğayla uyumlu üretimin ve el emeğinin en güzel örneklerinden biri olarak varlığını korumayı sürdüreceğini kaydetti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Taş değirmenlerde emekle yoğrulan lezzet
Altınözü’nün bereketli topraklarında taş değirmenler yeniden dönüyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan "su zeyti" geleneği, el emeği ve sabırla üretilen saf zeytinyağıyla geçmişin izini bugüne taşıyor.
Hatay’da zeytinin anavatanı olarak bilinen ilçesi Altınözü’nde, zeytin hasadıyla birlikte yüzyıllardır süregelen “su zeyti” üretimi yeniden başladı. Modern üretim tekniklerine rağmen doğallığı ve el emeğini koruyan bu gelenek, bölge halkının imece usulü çalışmalarıyla yaşatılmaya devam ediyor. Altınkaya Mahallesi’nde köy meydanlarında kurulan taş değirmenlerde, hayvan gücüyle döndürülen taşlar arasında ezilen olgun zeytinler, sabır isteyen bir sürecin ardından yağa dönüştürülüyor. Üretim sırasında zeytin çekirdeklerinin kırılmamasına özen gösteriliyor.
Bu yöntem sayesinde düşük asit oranına sahip, kendine özgü aromasıyla öne çıkan bir zeytinyağı elde ediliyor. Köylü kadınlar da bu süreçte aktif rol alarak hem üretime katkı sağlıyor hem de geleneğin devamını mümkün kılıyor.
Altınözü zeytinyağının en saf hali olarak bilinen “su zeyti”, hem bölge halkının sofralarında hem de zeytinyağı tutkunlarının mutfaklarında özel bir yer tutuyor. Yalnızca damaklara değil, kültürel belleğe de hitap eden bu üretim biçimi, geçmişten bugüne taşınan bir miras niteliği taşıyor.
Yörede zeytin üretimi yapan Sıraç Kırtışoğlu, “Bu yöntemde zeytin çekirdeklerini kırmadan çıkardığımız için çekirdeğin acılığı yağa karışmıyor. Bu da zeytinyağında hem lezzeti hem de kaliteyi artırıyor. Geçmişte yalnızca ev ihtiyacı için üretilen bu yağ, son yıllarda lezzetini bilenlerin ilgisiyle satışa da sunulmaya başlandı. Her aşaması insan emeği ve ustalık isteyen bu yöntemle elde edilen zeytinyağı, yemeklerde kullanılmasının yanı sıra alternatif tıpta da değer görüyor” dedi.
Kırtışoğlu, Altınözü’nün bereketli topraklarında sürdürülen bu geleneğin, doğayla uyumlu üretimin ve el emeğinin en güzel örneklerinden biri olarak varlığını korumayı sürdüreceğini kaydetti.
Kaynak: ALİ GÜRELİ