SON DAKİKA
Hava Durumu

Dr. Tatar: Ege Denizi'ndeki depremler, Türkiye'nin jeolojik risklerini gözler önüne seriyor

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Ege Denizi'nde meydana gelen depremlerle Türkiye'nin yalnızca kara bölgelerinin değil, çevresindeki denizlerin de jeolojik ve tektonik riskleri gözler önüne serdiğini ifade etti.

Haber Giriş Tarihi: 06.03.2025 10:25
Haber Güncellenme Tarihi: 06.03.2025 10:25
Kaynak: BÜLTEN
Dr. Tatar: Ege Denizi'ndeki depremler, Türkiye'nin jeolojik risklerini gözler önüne seriyor

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Ege Denizi’nde gözlemlenen depremlerle birlikte ülkemizin yalnızca kara bölgelerinin değil, çevremizdeki denizlerin de üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın jeolojik ve tektonik risklerinin tüm açıklığı ile ortaya çıktığını belirtti. Dr. Tatar, “Ege Denizi’nde meydana gelen depremler, tsunami ve volkanik faaliyetler gibi jeolojik kökenli riskleri de beraberinde getiriyor. Bu durum, kentlerimizin en kötü afet senaryolarını oluşturmasını zorunlu kılıyor” dedi.

“Riskli bölgelerdeki dönüşüm, olası depremlerde büyük hasara yol açabilir “

Dr. Tatar “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, yoğunluklu olarak amacı dışında kullanılıyor. Fay zonlarının sakınım bandı, dere yataklarının taşkın riski yüksek alanları, heyelan ve çığ gibi risklere açık bölgelerde yer alan yerleşim alanlarının dönüşümü ne yazık ki gecikiyor. Odamızın tespitlerine göre, merkezi doğrudan aktif fay zonları üzerinde yer alan 24 kent ve 110 ilçede, sakınım bandı içinde 100 bini aşkın bina yer alıyor. Bu yapılar, olası bir depremde en büyük hasarı alacaktır” şeklinde konuştu.

“Depremlerin en büyük yıkımı fay zonu ve zayıf zeminlerde gerçekleşiyor”

Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde yaşanan yıkım ve can kayıplarına da değinerek şunları söyledi: “Depremlerin en büyük yıkımı, fay zonlarının sakınım bandı üzerinde ve zayıf mühendislik özelliklerine sahip, sıvılaşmaya yatkın zemin birimlerinde gerçekleşiyor. Afetlere dirençli kentler yaratmak için kentsel dönüşüm uygulamalarında en riskli alanlardan başlanmalıdır.”

Dr. Tatar, “Bakanlığı Kurulması: Japonya örneğinden yola çıkarak, bir Afet Bakanlığı’nın kurulması ve yerel yönetimlerin afet risklerinin azaltılması kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğini, 7269 sayılı Afet Yasası’nın yeniden düzenlenerek “Afet Risk Azaltma Kanunu”nun çıkarılmasını, imar, planlama, yapı üretim ve denetim kanunları başta olmak üzere ilgili mevzuatta kapsamlı değişiklikler yapılmasını, afet eğitiminin ve toplumun deprem bilincinin artırılmasını, coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak, nüfus, jeoloji, yapı ve diğer kentsel verilerin hızla analiz edilmesini, yerel ve merkezi yönetim bütçelerinin en az %10’unun bu araştırma ve yatırımlara ayrılmasını öngörüyor” dedi.

“Afetlere karşı toplum olarak organize olmalıyız”

Dr. Tatar, “Afet Risk Azaltma Manifestosu, şehirlerimizin afetlere dayanıklı hale getirilmesi, bütünsel risk analizlerinin yapılması ve mevcut kırılganlıkların giderilmesi adına bir rehber niteliği taşımalıdır. Bu manifestonun hazırlanması, toplumumuzun afetlere karşı örgütlenmesi için kritik öneme sahiptir. Aynı acıların bir daha yaşanmaması için, katılımcılık, erişilebilirlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri temel alınmalıdır. Doğal afetler takdiri ilahi değil, idari ihmallerin ve yetersiz planlamanın sonucudur. Bu nedenle, mevcut sistemde köklü değişiklikler yaparak, riskli alanlarda yaşama devam eden milyonlarca vatandaşımızın güvenliğini sağlamak ve benzer acıların bir daha yaşanmamasını temin etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur” diyerek çağrısını sonlandırdı.

Kaynak: BÜLTEN

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.