#Anadolu

İLKHABER-Gazetesi - Anadolu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Anadolu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İklim değişikliğine direnen zeytinlikler, geleceğe umut oluyor Haber

İklim değişikliğine direnen zeytinlikler, geleceğe umut oluyor

Anadolu’da binlerce yıldır varlığını sürdüren zeytinlikler, sadece birer ağaç olmanın ötesinde biyolojik çeşitliliğin, geleneksel üretim bilgisinin ve yaşayan kültürel mirasın önemli bir parçası olarak öne çıkıyor. Zeytinlikler, binlerce yıldır yaşamın kaynağı olmasının yanı sıra, bölgenin kültürünü ve ekonomisini besleyen bir döngü yaratıyor. Zeytinliklerde meşeler, kuşlar, tilkiler, çakallar, böcekler ve orkideler bir arada yaşıyor. Hayvanların otladığı, kelebeklerin ve arıların uçuştuğu bu alanlar, zengin bir ekosistem olarak doğaya hayat veriyor. Akdeniz’in yağış ve kuraklık rejimine uyum sağlamış olan zeytinlikler, aynı zamanda iklim değişikliği ve su ile gıda krizine karşı dirençli üretim alanları olarak dikkat çekiyor. Uzmanlar, zeytinliklerin tüm çeşitliliğiyle birlikte var olma hakkının anayasal güvence altına alınması gerektiğine vurgu yapıyor. Doğa Derneği de zeytinliklerle ilişkili biyolojik çeşitlilik ve kültürel değerlerin korunması için araştırma, eğitim ve izleme faaliyetleri yürütüyor. Üreticilerle yapılan ortak çalışmalar kapsamında zeytinliklerde yaşayan kuşlar, yaban hayatı ve bitki örtüsünün korunması hedeflenirken, geleneksel zeytincilik pratiklerinin gelecek kuşaklara aktarılması için de çaba sarf ediliyor. Doğa Derneği’nin girişimi olan Yavaş Dükkan aracılığıyla yerel zeytin üreticileri desteklenirken, doğa dostu üretim biçimlerinin sürdürülmesi için çalışmalar devam ediyor. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, “Zeytinliklerimiz, hem doğa hem de kültür için taşıdığı önemiyle eşsiz bir miras. Bu değerleri korumak, sadece bugünün değil gelecek kuşakların da sorumluluğu. Hep birlikte çalışarak, zeytinliklerimizi ve üzerindeki yaşamı korumaya devam edeceğiz” dedi.

“Artizan Lezzetler” Atölyesi, Gizerler AVM’de tüketicilerle buluşuyor Haber

“Artizan Lezzetler” Atölyesi, Gizerler AVM’de tüketicilerle buluşuyor

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği üyesi, Ziraat Yüksek Mühendisi Nesrin Karataş, Beko sponsorluğunda Gizerler AVM tarafından düzenlenen “Artizan Lezzetler Atölyesi” ile tüketicileri ekşi maya ve artizan ekmekçiliğin dünyasıyla buluşturacak. Atölye, bugün (15 Kasım Cumartesi) saat 13.30 ve 15.30’da olmak üzere iki oturum halinde gerçekleştirilecek. Atölye öncesinde açıklamalarda bulunan Karataş, ekşi maya ve artizan ekmek üzerine yürüttüğü akademik ve uygulamalı çalışmalar kapsamında buğdayın izini üç yıldır tarladan sofraya kadar takip ettiğini söyledi. Dört mevsim boyunca tarlada tohum ve toprakla çalıştığını anlatan Karataş, yürüttüğü “Yadigâr Buğdaylar” projesinin ise Anadolu’nun kadim topraklarında üçüncü yılına ulaştığını ifade etti. Proje kapsamında Puratos Türkiye’nin, Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Kuşkayası Köyü’nde yerel buğday çeşidi Zerun’u üçüncü kez ekerek ata tohumlarının korunmasına yönelik önemli bir adım attığını dile getiren Karataş, "Son derece önemli olan bu çalışmalar, buğdayın anavatanı Anadolu’da yerel türlerin sürdürülebilir üretim döngüsünü desteklemeyi amaçlıyor" dedi. Sivas’ın kadim buğdayı Zerun’un yeniden filizlendiğini belirten Karataş, bu buğdayın ekşi mayaya, ekmeğe ve yeni hikâyelere dönüştüğünü vurguladı. Karataş, projeye katkı sunan Puratos Türkiye Genel Müdürü Bora Akın, Eyüp Türkoğlu, Başak Arı Aydın, çiftçiler Savaş ve Mehtap Aktan, akademisyenler Prof. Dr. Zafer Yenal, Prof. Dr. Mehmet Sertaç Özer, Prof. Dr. Sevinç Yücecan, Leyla Feyzioğlu ile belgesel ekibi Canberk Benli, Zebra Film ve 7781 Akıl Fikir Tasarım ekibinden Gamze Şener Özakın ile Burak Ravanoglu’na teşekkür etti. “Yadigâr Buğdaylar” projesinin, GİFT GıdaPlus Ödülleri’nde “En Yenilikçi Gıda Okuryazarlığı Girişimi” seçildiğini hatırlatan Karataş, “Benim için en büyük ödül, o ilk filizin toprağı yarıp yeniden hayat bulmasıydı” dedi.

Göçmen kuşlar için umut hattı: 40 kilometrelik güvenli rota tamamlandı Haber

Göçmen kuşlar için umut hattı: 40 kilometrelik güvenli rota tamamlandı

Her yıl milyonlarca göçmen kuş, dünyanın dört bir yanını kapsayan zorlu bir yolculuğa çıkıyor. Afrika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Anadolu’ya uzanan bu büyük göçte kuşların en temel ihtiyaçları, yeterli besin kaynaklarına ulaşabilmek, güvenli konaklama alanları bulmak ve kesintisiz bir göç rotasında ilerleyebilmek. Ancak günümüzde bu kadim göç yolları her zamankinden daha tehlikeli. Özellikle izole edilmemiş elektrik iletim hatları, kuşlar için ölümcül bir tehdit oluşturuyor. Türkiye’de her yıl binlerce kuş, elektrik tellerine çarparak ya da direklerde akıma kapılarak yaşamını yitiriyor. Oysa bu ölümlerin büyük bölümü basit mühendislik önlemleriyle engellenebilir durumda olduğu belirtiliyor. Doğa Derneği, kuşların göç rotalarını daha güvenli hale getirmek amacıyla çeşitli bölgelerde izolasyon çalışmaları yürütüyor. Şu ana kadar 348 elektrik direği ve 40 kilometrelik bir hat kuş dostu hale getirildi. Dernek, farklı illerde yürütülen çalışmalarla bu hattın genişletilmesi için çabalarını sürdürüyor. Yetkililer, vatandaşların da bu konuda duyarlı olmasını istiyor. Bir kuşun elektrik hatlarına çarptığını ya da bir direğin çevresinde ölü kuş bulunduğunu görenlerin, bu durumu ilgili kurumlara ve Doğa Derneği’ne bildirmesi hayati önem taşıyor. Bu sayede izolasyon eksikliği olan bölgelerin tespiti ve iyileştirilmesi mümkün oluyor. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Göçmen kuşlar milyonlarca yıldır gökyüzünde süregelen bu büyük yolculuğu sürdürüyor. Onların yolu aynı zamanda bizim yaşam yolumuz. Elektrik hatlarının izole edilmesi, sadece kuşların değil, doğanın bütünlüğünün korunması anlamına geliyor. Her bir direğin güvenli hale gelmesi, binlerce canın kurtulması demek. Doğayı korumak hepimizin ortak sorumluluğu.”

Anadolu’daki imbikçilik geleneğinin son ustalardan İdris Alper, yaşama veda etti Haber

Anadolu’daki imbikçilik geleneğinin son ustalardan İdris Alper, yaşama veda etti

Doğa Derneği'nin ve derneğin Seferihisar Doğa Okulu’nun çalışmalarını desteklemek amacıyla kurulan Yavaş Dükkân'da doğanın ve doğa kültürünün yaşaması amacıyla yer alan başta gıda olmak üzere temel ihtiyaç ürünleri, üreticiden tüketiciye ulaştırılıyor. Bu ürünler, hem tehlike altında olan türleri ve ekosistemleri hem de doğa kültürünü destekleyen üretimler arasından özenle seçiliyor. Doğa Derneği'nin www.yavasdukkan.net sayfasından satılan ürünler arasında, uygun koşullarda uzun süre dayanabilen Ege zeytinliklerinden soğuk sıkım Örfene zeytinyağları, kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi bal çeşitleri ve tahin, ana öğünleri zenginleştirecek Doğanşehir fasulyesi, Karaçeltik pirinci ve karakılçık unu, aromatik ve şifalı yağlardan elde edilen kantaron, defne, kekik ve adaçayı yağı, sağlıklı atıştırmalık kuru üzüm, deniz tuzu ve doğa dostu sabun, yemeklerin süsü kabuklu ak susam, şifa dolu kış çayları ve aynı zamanda doğa tişörtler yer alıyor. Yavaş Dükkân’ın ürün kriterleri arasında, satışa sunulacak olan ürünün önemli doğa alanı veya kadim bir havzada üretilmesi, doğa kültürünü devam ettiren bir yöntemle ve yine doğa kültürünü yaşatan bir topluluk tarafından üretilmesi yer alıyor. Ürünlerin yerel ve köy çeşitleri olması, en az bir kuşaktır aktarılan tohumlarla üretilmesi, tohum veya fidanlarda geleneksel ıslah yöntemlerinin kullanılması, sentetik koruyucu maddelerden uzak kalınması gibi detaylara dikkat ediliyor. Anadolu’daki imbikçilik geleneğinin son ustalarındandı Anadolu’daki imbikçilik geleneğini yaşatan son ustalardan biri olan İdris Alper de Yavaş Dükkân’ın üreticileri arasında yer alıyordu. Bozburun Yarımadası’nın Bayır Köyü’nde 'elmayağcı' olarak bilinen İdris usta, 80 yılı aşkın süredir bölgedeki aromatik bitkileri mevsiminde hasat edip imbikten geçirerek elma (adaçayı) yağı, kantaron yağı, Mersin yağı, çam yağı, okaliptüs yağı, hayıt yağı, karahan (karabaş otu) yağı, kekik yağı ve defne yağı çıkarıyordu. Doğadan gelen şifayı, ustalığıyla 80 yılı aşkın süredir insanlara ulaştıran ve Anadolu’nun kadim bitki bilgeliğinin en önemli temsilcilerinden olan İdris Alper, yaşama veda etti. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, "İdris Alper ustamızın ölümü bizleri derinden üzdü. Doğa Derneği olarak O'nu minnetle anıyoruz" dedi.

Anadolu'dan kaçırılan tarihi eserlerin yurda getirilmesi çağrısı Haber

Anadolu'dan kaçırılan tarihi eserlerin yurda getirilmesi çağrısı

İngiliz William Burckhardt Barker, Edwin John Davis ve Fransız Victor Langlois'in kaleme aldığı “Kilikya'nın Tanrıları ve Yöneticileri, Kilikya'ya Yolculuk ve Asyatik Türkiye'de Yaşam” isimli 3 kitap, Anadolu'daki tarihi eserlerin yurt dışına kaçırılmasında önemli bir delil niteliği taşıyor. Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Haluk Uygur'un girişimi, Çevirmenler Ayşe Ateşoğlu ve Hakan Yaman'ın katkılarıyla Türkçeye çevrilen kitaplarda, tarihte farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan Anadolu'daki tarihi eserlerin yurt dışına nasıl kaçırıldıklarına dair önemli bilgiler yer alıyor. Söz konusu kitaplarda, Fransız ve İngiliz tarihçiler Victor Langlois ile William Baker tarafından Mersin'in Tarsus ilçesinden bin heykelciğin kaçırılma hikâyeleri anlatılıyor. Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Başkanı Dr. Haluk Uygur tarafından, Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Tarsus’a Değerler Katanlar Kurulu (TADEKA) binasında gerçekleşen etkinlikte, Tarsus'tan kaçırılan tarihi eserler konu edildi. İngiliz William Burckhardt Barker, Edwin John Davis ve Fransız Victor Langlois tarafından yazılıp, Türkçe'ye kazandırdıkları kitaplarda bahsedilen 1000 heykelciğin Tarsus'a geri getirilmesi için, 2022 yılında iade edilen Sidemara lahitinin bir parçası olan Eros başının yurda getirilmesi örnek alınarak, girişimde bulunulması gerektiğini ifade eden Dr. Uygur, "Yumuktepe ve Tarsus Gözlükule’de yapılan kazıların buluntularında geçmişi Proto-Kalkolitik ve Neolitik çağa kadar uzandığı değerlendirilen kentin tarihi eserleri, acımasızca yurt dışına kaçırılmış. Hititlerden başlayarak, Asurlular, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar gibi pek çok uygarlığın izlerini taşıyan Mersin'in tarihi ve kültürel mirası, yeniden ülkemize kazandırılmalı. Ülkemizde tarihi eseri en çok talan edilen ve en fazla tarihi eseri yurtdışına kaçırılan kent, Tarsus'tur. Tarsus'un en büyük hırsızları da Victor Langlois ve William Baker'dir. Bunlar, Fransa ve İngiltere için Tarsus'da görev yapmışlar, istihbarat toplayıp, bombalar patlatarak kaçak kazı yapmışlar ve yaklaşık 1000 adet heykelciği yurt dışına taşımışlar" dedi. Patates çuvalı içinde yurt dışına kaçırılmıştı Adana'nın en eski yerleşim yerlerinden olan Tepebağ Mahallesi’nde 1882 yılında bir binanın inşaat kazısında bulunarak yasa dışı yollarla patates çuvalı içinde yurt dışına götürülen ve New York Metropolitan Müzesi'ne hediye edildiği öne sürülen Mısırlı Hemşire Satsneferu Heykeli'nin de Türkiye'ye getirileceği gün beklediklerini ifade eden Uygur, şunları kaydetti: " İngiliz William Burckhardt Barker, Edwin John Davis ve Fransız Victor Langlois'in yazdığı söz konusu kitaplar Türkçe’ye kazandırılınca, bunların hırsızlıkları ve tarihi eser düşmanlıkları da istihbarat faaliyetleri gibi ortaya çıktı. Bizim görevimiz ise, kitapları Türkçe'ye kazandırmakla bitmiyor. Kaçırılan bu eserlerin yurda geri getirilmesi için ilk ışığı yakmak gerek. Bu kişiler, hırsızlığı sadece Tarsus'ta yapmamışlar; Samandağ'dan Anamur'a uzanan bölgede faaliyet göstermişler. Yaptıklarını da belgeleriyle kitaplarında adeta itiraf etmişler. O 1000 heykel Tarsus'a gelse, zaten tarihi açıdan bir işaret noktası olan Tarsus’un nasıl önem kazanacağı düşünülmeli. Bu konuda bakanlıklar nezdinde gerekli girişimler en kısa zamanda yapılmalı, ülkemize ait nadide eserler, geri getirilmeli."

Tunç: Ağustos ayı tarihimizde çok özel bir yere sahiptir Haber

Tunç: Ağustos ayı tarihimizde çok özel bir yere sahiptir

AK Parti Seyhan ve Adana Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Mustafa Tunç, zaferlerle dolu ağustos ayının şanlı tarih sayfamızda çok özel bir yere sahip olduğuna dikkat çekti. AK Partili Tunç, Türk milletine Anadolu’nun kapısını açan Malazgirt Zaferi’nin 953; Büyük Taarruz ’la başlayan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin de 102. yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı. “Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanmış ve ülkemiz düşman çizmelerinden kurtulmuştur” Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte ülkemizin de savaştan yenik çıkmış sayıldığını hatırlatan AK Parti Seyhan ve Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Mustafa Tunç, “Düşman güçleri tarafından ülkemizin dört bir yanı işgal edilmişken Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün üstün dehası sayesinde 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanmış ve ülkemiz düşman çizmelerinden kurtulmuştur” dedi. “30 Ağustos Anadolu’nun sonsuza dek milletimizin yurdu olarak kalacağını tüm Dünya’ya ilan etmiştir” Sultan Alparslan önderliğinde 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Zaferi’yle, milletimizin Anadolu’yu yurt edindiğini vurgulayan Tunç sözlerine şu şekilde devam etti: “30 Ağustos Zaferi de, Anadolu’nun sonsuza dek milletimizin yurdu olarak kalacağını tüm Dünya’ya ilan etmiştir. Bizlere düşen tarihi görev ecdadımızın kanıyla, canıyla suladığı kutsal vatanımızı, yüce milletimizi daha ileri seviyelere taşımaktır. Bu vesileyle bizlere bu zaferleri armağan eden Sultan Alparslan ve Büyük Önder Atatürk ile tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, hayatta olan gazilerimize Allah’tan sağlıklı ömürler diliyorum”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.