Depremin sessiz tanıkları bez bebekler, Antakya'nın acısını fısıldıyor
Depremin sessiz tanıkları bez bebekler, Antakya'nın acısını fısıldıyor
Antakya'nın bez bebekleri, 6 Şubat depremlerinin sessiz tanıkları olarak enkazdan çıkarak bir şehrin acısını fısıldıyor. Her biri el emeği, göz nuru olan bu bebekler, sadece kültürel bir miras değil, aynı zamanda yıkıma direnişin ve yaşatılan anıların güçlü bir sembolü olarak dikkati çekiyor.
Haber Giriş Tarihi: 16.07.2025 11:09
Haber Güncellenme Tarihi: 16.07.2025 11:14
Muhabir:
ALİ GÜRELİ
6 Şubat depremlerinin derin izleri hala taze iken, felaketin can ve mal kayıplarının yanı sıra kültürel mirasa da verdiği zararın çarpıcı bir örneği Antakya Nedime Keser Halk Eğitim Merkezi’nden yükseliyor. Usta Öğretici Seval Gücel ve kursiyerlerinin özenle hazırladığı yöresel kıyafetli bez bebekler, depremzede kimlikleriyle adeta acının ve direnişin sembolü haline geliyor.
Habibi Neccar Camii karşısında bulunan Halk Eğitim Merkezi’ne ait sergi ve satış alanında sergilenen bu bebeklerden bazıları enkaz altında kalırken, bazıları ise yağmalandı. Ancak Seval Gücel, tüm kayıplara rağmen üretmeye devam etti. Kalan bebekleri Kültür Sanat Çarşısı’ndaki atölyesinde ziyaretçilere gözyaşları içinde anlatan Gücel, her bir bebeğin ardında yatan derin hikayelere dikkat çekti.
"Hepsinin birer anısı, birer hikâyesi var"
Gücel, bez bebeklerin sadece birer el işi ürünü olmadığını vurgulayarak, "Onlar el emeği, göz nuru. Fakat bazıları benim için çok daha anlamlı" ifadelerini kullandı.
Özellikle bir bez bebeğin, depremde hayatını kaybeden değerli müdürleri Sabri Tazearslan’a hediye edildiğini ve enkaz altındaki makam odasından çıkarıldığını belirtti. Diğer bebeklerin ise artık aralarında olmayan kursiyer arkadaşlarının eserleri olduğunu dile getiren Gücel, "Hepsinin birer anısı, birer hikâyesi var. Bu yüzden kalan her bir bebek, benim için çok kıymetli ve asla unutulmayacak" dedi.
Gücel, halk eğitim merkezlerinin sadece bir eğitim yuvası olmanın ötesinde, dayanışma, üretim ve kültürel mirasın korunmasında kritik bir rol oynadığını da vurguladı.
Gücel, bez bebeklerin artık sadece süs eşyası ya da hediye olmaktan çıktığını, bir dönemin acı hatıralarını taşıyan sessiz tanıklar haline geldiğini kaydetti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Depremin sessiz tanıkları bez bebekler, Antakya'nın acısını fısıldıyor
Antakya'nın bez bebekleri, 6 Şubat depremlerinin sessiz tanıkları olarak enkazdan çıkarak bir şehrin acısını fısıldıyor. Her biri el emeği, göz nuru olan bu bebekler, sadece kültürel bir miras değil, aynı zamanda yıkıma direnişin ve yaşatılan anıların güçlü bir sembolü olarak dikkati çekiyor.
6 Şubat depremlerinin derin izleri hala taze iken, felaketin can ve mal kayıplarının yanı sıra kültürel mirasa da verdiği zararın çarpıcı bir örneği Antakya Nedime Keser Halk Eğitim Merkezi’nden yükseliyor. Usta Öğretici Seval Gücel ve kursiyerlerinin özenle hazırladığı yöresel kıyafetli bez bebekler, depremzede kimlikleriyle adeta acının ve direnişin sembolü haline geliyor.
Habibi Neccar Camii karşısında bulunan Halk Eğitim Merkezi’ne ait sergi ve satış alanında sergilenen bu bebeklerden bazıları enkaz altında kalırken, bazıları ise yağmalandı. Ancak Seval Gücel, tüm kayıplara rağmen üretmeye devam etti. Kalan bebekleri Kültür Sanat Çarşısı’ndaki atölyesinde ziyaretçilere gözyaşları içinde anlatan Gücel, her bir bebeğin ardında yatan derin hikayelere dikkat çekti.
"Hepsinin birer anısı, birer hikâyesi var"
Gücel, bez bebeklerin sadece birer el işi ürünü olmadığını vurgulayarak, "Onlar el emeği, göz nuru. Fakat bazıları benim için çok daha anlamlı" ifadelerini kullandı.
Özellikle bir bez bebeğin, depremde hayatını kaybeden değerli müdürleri Sabri Tazearslan’a hediye edildiğini ve enkaz altındaki makam odasından çıkarıldığını belirtti. Diğer bebeklerin ise artık aralarında olmayan kursiyer arkadaşlarının eserleri olduğunu dile getiren Gücel, "Hepsinin birer anısı, birer hikâyesi var. Bu yüzden kalan her bir bebek, benim için çok kıymetli ve asla unutulmayacak" dedi.
Gücel, halk eğitim merkezlerinin sadece bir eğitim yuvası olmanın ötesinde, dayanışma, üretim ve kültürel mirasın korunmasında kritik bir rol oynadığını da vurguladı.
Gücel, bez bebeklerin artık sadece süs eşyası ya da hediye olmaktan çıktığını, bir dönemin acı hatıralarını taşıyan sessiz tanıklar haline geldiğini kaydetti.
Kaynak: ALİ GÜRELİ