Bakan Tunç’tan CHP’deki dava süreçlerine ilişkin açıklama: “Lehte ya da aleyhte görüş beyan edemeyiz”
Bakan Tunç’tan CHP’deki dava süreçlerine ilişkin açıklama: “Lehte ya da aleyhte görüş beyan edemeyiz”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP’nin İstanbul İl Kongresi ve kurultayına ilişkin süren davalar hakkında konuştu. Tunç, “Devam eden yargılama süreçleriyle ilgili olarak bizim lehte ya da aleyhte görüş beyan etmemiz söz konusu olamaz. Kararı verecek olan yargıdır” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 03.09.2025 11:56
Haber Güncellenme Tarihi: 03.09.2025 11:56
Kaynak:
Haber Merkezi
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katıldığı bir televizyon programında, ana muhalefet partisi CHP'de yaşanan ve yargıya taşınan kongre süreçleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, hem Ankara hem de İstanbul'da devam eden ceza ve hukuk davalarının olduğunu belirterek, süreçlerin CHP'li delegelerin başvurularıyla başladığının altını çizdi.
İSTANBUL İL YÖNETİMİ TEDBİREN GÖREVDEN EL ÇEKTİRİLDİ
Bakan Tunç, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği tedbir kararına değindi. Bu kararla, 38. İstanbul İl Kongresi'nde seçilen il yönetim kurulu ve il disiplin kurulu üyelerinin görevden tedbiren el çektirildiğini belirtti. Ayrıca, 39. kurultay için İstanbul'da devam eden delege seçim süreçlerinin de durdurulduğunu ifade etti. Tunç, mahkemenin bu kararı, delegelerin iradelerinin etkilendiğine yönelik iddialar nedeniyle verdiğini söyledi.
ANKARA'DAKİ DAVA SÜRECİ DE DEVAM EDİYOR
İstanbul'daki davaların yanı sıra Ankara'da da CHP'nin genel merkez kurultayıyla ilgili yürüyen ceza ve hukuk davalarının olduğunu hatırlatan Bakan Tunç, bu davaların da bir taraftan devam ettiğini belirtti. Ankara'daki davanın duruşma gününün 15 Eylül'e verildiğini söyleyen Tunç, bu davaların da CHP'li delegelerin başvurusuyla açıldığını ifade etti.
"YARGI SÜREÇLERİNE SAYGI DUYMAK DURUMUNDAYIZ"
Bakan Tunç, devam eden yargılama süreçleriyle ilgili lehte ya da aleyhte bir görüş beyan etmesinin söz konusu olamayacağını vurguladı. Yargılamaları başlatanların yine CHP'nin içindeki delegeler ve yöneticiler olduğunu belirten Tunç, "Bir siyasi parti delegesi eğer hukuka aykırı bir uygulama varsa hakkını elbette ki arayabilmeli. Bu demokrasinin ve hukuk devletinin gereği. Yargılama süreçlerine, mahkemelerin vereceği kararlara hepimiz uymak durumundayız" dedi.
İşte Bakan Tunç'un açıklamalarından satır başları:
(CHP'de yaşanan son gelişmeler) Siyasi partilerimizin böyle bir durumla karşı karşıya kalmasını bir siyasetçi olarak hiçbirimiz istemeyiz. Her şey kanuna, anayasaya, Siyasi Partiler Kanunu'na göre yürüsün isteriz. Bütün temennimiz, bütün partiler açısından böyledir. Tabii devam etmekte olan bir yargılama süreci var. Şu anda dava bitmiş değil. Hem Ankara'da genel merkez kurultayı ile ilgili yürüyen ceza davaları ve hukuk davaları var, hem de İstanbul'da İstanbul il kongresi ile ilgili hem ceza davası iddianame mahkemeye sunuldu, kabul edildi, hem de dün açıklanan tedbir kararlarıyla kamuoyunun öğrendiği hukuk davası var. Dolayısıyla devam eden yargılama süreçleriyle ilgili bizim lehte ya da aleyhte burada bir görüş beyan etmemiz söz konusu olamaz.
Olan durum zaten yorumcular tarafından değerlendiriliyor. Verilen karar bir tedbir kararı. Burada Cumhuriyet Halk Partili bir delegenin, hem il delegesi hem de kurultay delegesinin, başvurusu üzerine verilen bir karar, devam eden bir yargılama süreci. Kararın gerekçesine baktığımız zaman, Ankara'da yürüyen soruşturma ve İstanbul'da yürüyen soruşturma, kurultayda maddi menfaat temini, delegelerin iradelerinin etkilendiğine yönelik iddialar, tüm bunların yaklaşık ispat şartını oluşturduğu gerekçesiyle mahkemenin vermiş olduğu bir tedbir kararı söz konusu.
İstanbul'da devam eden davaların yanı sıra Ankara'da da, biliyorsunuz, Ankara'da önce başlamıştı. Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı, CHP delegesi başvuruda bulunmuştu. Hem suç duyurusunda bulunmuşlardı hem de asliye hukukta kurultayla ilgili iptal davaları açmışlardı. Onlar bir taraftan yürüyor, 15 Eylül'e duruşma günü verilmişti. Bir taraftan ceza soruşturması, ceza davaları, bir taraftan da Asliye Hukuk Mahkemesi'nde Siyasi Partiler Kanunu ve Dernekler Kanunu'na atıfla yapılan davalar var.
Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde. Çünkü burada İstanbul İl Kongresi ile ilgili olarak dün açıklanan karar, henüz tabii dava devam ediyor. Burada davanın esasıyla ilgili olarak kimin haklı, kimin haksız, bu konuda değerlendirmeyi yapacak olan elbette ki yargı makamıdır. Sonuçta kararı mahkeme verecektir ve bu mahkemenin kararı da itiraza, istinafa ve temyize tabi olacaktır. Bu süreçler şu anda devam ediyor.
Dünkü İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararda, 38. İstanbul İl Kongresi'nde seçilen il yönetiminin, il yönetim kurulu üyelerinin, il disiplin kurulu üyelerinin görevden el çektirilmesi ve tedbiren el çektirilmesi ve 39. kurultayla ilgili olarak devam eden seçim süreçlerinin İstanbul bakımından durdurulması, sadece İstanbul bakımından. Çünkü 39. kurultayla ilgili karar alındı biliyorsunuz CHP Genel Merkezi tarafından ve delege seçimleri şu anda devam ediyor. Eğer bir hukuki sakatlık var ise, o zaman bu delege seçimlerinin ötelenmesi gerektiği kanaatinde mahkeme. O nedenle o açıdan bir tedbir kararı var.
Fakat reddettiği talepler de var mahkemenin. Özellikle kongrede alınan bütün kararların iptali istenmişti davacı CHP il delegesi ve kurultay delegesi tarafından. Bunların tamamının iptali yönündeki talebin reddine karar verildi. Tabii bu itiraza açık bir karar. Kabul edilen talepler bakımından itiraz edilebilir aynı mahkemesine. Reddedilen talepler bakımından da başvuran kişi istinafa başvurabilir. Süreç devam ediyor. Bu süreçle ilgili olarak tabii ki yargılama süreçlerine, mahkemelerin vereceği kararlara hepimiz uymak durumundayız, saygı duymak durumundayız. Çünkü yargının gerçekleştirmekte olduğu bir soruşturma ve dava süreci var ve bunları başlatanlar da yine Cumhuriyet Halk Partisi'nin içindeki delegeler, yöneticiler. Dolayısıyla, Siyasi Partiler Kanunu'na göre bir siyasi parti delegesi eğer hukuka aykırı bir uygulama, Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı bir eylem varsa kongre süreçlerinde, hakkını elbette ki arayabilmeli. Bu demokrasinin ve hukuk devletinin gereği.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bakan Tunç’tan CHP’deki dava süreçlerine ilişkin açıklama: “Lehte ya da aleyhte görüş beyan edemeyiz”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP’nin İstanbul İl Kongresi ve kurultayına ilişkin süren davalar hakkında konuştu. Tunç, “Devam eden yargılama süreçleriyle ilgili olarak bizim lehte ya da aleyhte görüş beyan etmemiz söz konusu olamaz. Kararı verecek olan yargıdır” dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katıldığı bir televizyon programında, ana muhalefet partisi CHP'de yaşanan ve yargıya taşınan kongre süreçleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, hem Ankara hem de İstanbul'da devam eden ceza ve hukuk davalarının olduğunu belirterek, süreçlerin CHP'li delegelerin başvurularıyla başladığının altını çizdi.
İSTANBUL İL YÖNETİMİ TEDBİREN GÖREVDEN EL ÇEKTİRİLDİ
Bakan Tunç, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği tedbir kararına değindi. Bu kararla, 38. İstanbul İl Kongresi'nde seçilen il yönetim kurulu ve il disiplin kurulu üyelerinin görevden tedbiren el çektirildiğini belirtti. Ayrıca, 39. kurultay için İstanbul'da devam eden delege seçim süreçlerinin de durdurulduğunu ifade etti. Tunç, mahkemenin bu kararı, delegelerin iradelerinin etkilendiğine yönelik iddialar nedeniyle verdiğini söyledi.
ANKARA'DAKİ DAVA SÜRECİ DE DEVAM EDİYOR
İstanbul'daki davaların yanı sıra Ankara'da da CHP'nin genel merkez kurultayıyla ilgili yürüyen ceza ve hukuk davalarının olduğunu hatırlatan Bakan Tunç, bu davaların da bir taraftan devam ettiğini belirtti. Ankara'daki davanın duruşma gününün 15 Eylül'e verildiğini söyleyen Tunç, bu davaların da CHP'li delegelerin başvurusuyla açıldığını ifade etti.
"YARGI SÜREÇLERİNE SAYGI DUYMAK DURUMUNDAYIZ"
Bakan Tunç, devam eden yargılama süreçleriyle ilgili lehte ya da aleyhte bir görüş beyan etmesinin söz konusu olamayacağını vurguladı. Yargılamaları başlatanların yine CHP'nin içindeki delegeler ve yöneticiler olduğunu belirten Tunç, "Bir siyasi parti delegesi eğer hukuka aykırı bir uygulama varsa hakkını elbette ki arayabilmeli. Bu demokrasinin ve hukuk devletinin gereği. Yargılama süreçlerine, mahkemelerin vereceği kararlara hepimiz uymak durumundayız" dedi.
İşte Bakan Tunç'un açıklamalarından satır başları:
(CHP'de yaşanan son gelişmeler) Siyasi partilerimizin böyle bir durumla karşı karşıya kalmasını bir siyasetçi olarak hiçbirimiz istemeyiz. Her şey kanuna, anayasaya, Siyasi Partiler Kanunu'na göre yürüsün isteriz. Bütün temennimiz, bütün partiler açısından böyledir. Tabii devam etmekte olan bir yargılama süreci var. Şu anda dava bitmiş değil. Hem Ankara'da genel merkez kurultayı ile ilgili yürüyen ceza davaları ve hukuk davaları var, hem de İstanbul'da İstanbul il kongresi ile ilgili hem ceza davası iddianame mahkemeye sunuldu, kabul edildi, hem de dün açıklanan tedbir kararlarıyla kamuoyunun öğrendiği hukuk davası var. Dolayısıyla devam eden yargılama süreçleriyle ilgili bizim lehte ya da aleyhte burada bir görüş beyan etmemiz söz konusu olamaz.
Olan durum zaten yorumcular tarafından değerlendiriliyor. Verilen karar bir tedbir kararı. Burada Cumhuriyet Halk Partili bir delegenin, hem il delegesi hem de kurultay delegesinin, başvurusu üzerine verilen bir karar, devam eden bir yargılama süreci. Kararın gerekçesine baktığımız zaman, Ankara'da yürüyen soruşturma ve İstanbul'da yürüyen soruşturma, kurultayda maddi menfaat temini, delegelerin iradelerinin etkilendiğine yönelik iddialar, tüm bunların yaklaşık ispat şartını oluşturduğu gerekçesiyle mahkemenin vermiş olduğu bir tedbir kararı söz konusu.
İstanbul'da devam eden davaların yanı sıra Ankara'da da, biliyorsunuz, Ankara'da önce başlamıştı. Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı, CHP delegesi başvuruda bulunmuştu. Hem suç duyurusunda bulunmuşlardı hem de asliye hukukta kurultayla ilgili iptal davaları açmışlardı. Onlar bir taraftan yürüyor, 15 Eylül'e duruşma günü verilmişti. Bir taraftan ceza soruşturması, ceza davaları, bir taraftan da Asliye Hukuk Mahkemesi'nde Siyasi Partiler Kanunu ve Dernekler Kanunu'na atıfla yapılan davalar var.
Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde. Çünkü burada İstanbul İl Kongresi ile ilgili olarak dün açıklanan karar, henüz tabii dava devam ediyor. Burada davanın esasıyla ilgili olarak kimin haklı, kimin haksız, bu konuda değerlendirmeyi yapacak olan elbette ki yargı makamıdır. Sonuçta kararı mahkeme verecektir ve bu mahkemenin kararı da itiraza, istinafa ve temyize tabi olacaktır. Bu süreçler şu anda devam ediyor.
Dünkü İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararda, 38. İstanbul İl Kongresi'nde seçilen il yönetiminin, il yönetim kurulu üyelerinin, il disiplin kurulu üyelerinin görevden el çektirilmesi ve tedbiren el çektirilmesi ve 39. kurultayla ilgili olarak devam eden seçim süreçlerinin İstanbul bakımından durdurulması, sadece İstanbul bakımından. Çünkü 39. kurultayla ilgili karar alındı biliyorsunuz CHP Genel Merkezi tarafından ve delege seçimleri şu anda devam ediyor. Eğer bir hukuki sakatlık var ise, o zaman bu delege seçimlerinin ötelenmesi gerektiği kanaatinde mahkeme. O nedenle o açıdan bir tedbir kararı var.
Fakat reddettiği talepler de var mahkemenin. Özellikle kongrede alınan bütün kararların iptali istenmişti davacı CHP il delegesi ve kurultay delegesi tarafından. Bunların tamamının iptali yönündeki talebin reddine karar verildi. Tabii bu itiraza açık bir karar. Kabul edilen talepler bakımından itiraz edilebilir aynı mahkemesine. Reddedilen talepler bakımından da başvuran kişi istinafa başvurabilir. Süreç devam ediyor. Bu süreçle ilgili olarak tabii ki yargılama süreçlerine, mahkemelerin vereceği kararlara hepimiz uymak durumundayız, saygı duymak durumundayız. Çünkü yargının gerçekleştirmekte olduğu bir soruşturma ve dava süreci var ve bunları başlatanlar da yine Cumhuriyet Halk Partisi'nin içindeki delegeler, yöneticiler. Dolayısıyla, Siyasi Partiler Kanunu'na göre bir siyasi parti delegesi eğer hukuka aykırı bir uygulama, Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı bir eylem varsa kongre süreçlerinde, hakkını elbette ki arayabilmeli. Bu demokrasinin ve hukuk devletinin gereği.
Kaynak: Haber Merkezi