Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yol açtığı düzensiz yağışlar, uzun süreli kuraklıklar ve ani taşkınlar, dünya genelindeki su kaynaklarını hızla tehdit ediyor. Uzmanlar, tarımdan enerjiye, içme suyundan ekonomik istikrara kadar yaşamın her alanının bu krizden doğrudan etkilendiğini vurguluyor.
Haber Giriş Tarihi: 09.12.2025 12:12
Haber Güncellenme Tarihi: 09.12.2025 12:15
Muhabir:
ALİ GÜRELİ
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri her yıl daha belirgin hale gelirken, dünyadaki su kaynakları alarm veriyor. Artan sıcaklıklar, yağış rejimindeki düzensizlikler ve hızla tükenen yeraltı suları, milyonlarca insanın yaşamını doğrudan tehdit ediyor. Bilim insanlarına göre suyun geleceği, iklim krizinin en kritik ve en kırılgan başlıklarından biri hâline geldi.
Uzmanlar, birçok bölgede nehir ve göllerin geri dönülemez biçimde kuruduğunu, bazı yerlerde ise şiddetli yağışların ani taşkınlara yol açtığını belirtiyor. Tarımda verim kaybı, enerji üretiminde aksaklıklar ve içme suyuna erişimde yaşanan güçlükler, bu değişimin somut sonuçları arasında yer alıyor.
Bu kapsamda konuşan Ekoşehirler, Çevre ve İklim Değişikliği Araştırmaları Derneği Genel Başkanı Oğuz Şahin, küresel su döngüsünün ciddi bir krizin içinde olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Son araştırmalar, dünya çapında su rezervlerinin normal seviyelerde seyrettiği bölgelerin büyük ölçüde azaldığını gösteriyor. Bir yanda uzun süreli ve ağır kuraklık, diğer yanda kontrol edilemeyen taşkınlar… Su artık tahmin edilmesi zor bir davranış sergiliyor ve bu durum hem çevre hem de ekonomi için büyük bir tehdit oluşturuyor.”
Su kaynaklarına erişimin yalnızca çevresel bir konu değili, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve hatta ulusal güvenlik açısından da stratejik bir öneme sahip olduğuna dikkati çeken Şahin, “Tarım ürünlerinden enerji altyapısına, içme suyu arzından sanayiye kadar her alan bundan etkileniyor. Suyu sürdürülebilir yönetmek zorundayız ve aksi hâlde çok daha ağır sonuçlarla yüzleşeceğiz” dedi.
Çözüm için uluslararası iş birliğinin acil olduğunu söyleyen Şahin, şu çağrıyı yaptı:
“Su tasarrufuna dayalı politikalar geliştirmek, akıllı su yönetimi sistemlerini hayata geçirmek ve kaynakları adil şekilde paylaşmak artık bir tercih değil, zorunluluk.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Su krizi büyüyor, kaynaklar küçülüyor
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yol açtığı düzensiz yağışlar, uzun süreli kuraklıklar ve ani taşkınlar, dünya genelindeki su kaynaklarını hızla tehdit ediyor. Uzmanlar, tarımdan enerjiye, içme suyundan ekonomik istikrara kadar yaşamın her alanının bu krizden doğrudan etkilendiğini vurguluyor.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri her yıl daha belirgin hale gelirken, dünyadaki su kaynakları alarm veriyor. Artan sıcaklıklar, yağış rejimindeki düzensizlikler ve hızla tükenen yeraltı suları, milyonlarca insanın yaşamını doğrudan tehdit ediyor. Bilim insanlarına göre suyun geleceği, iklim krizinin en kritik ve en kırılgan başlıklarından biri hâline geldi.
Uzmanlar, birçok bölgede nehir ve göllerin geri dönülemez biçimde kuruduğunu, bazı yerlerde ise şiddetli yağışların ani taşkınlara yol açtığını belirtiyor. Tarımda verim kaybı, enerji üretiminde aksaklıklar ve içme suyuna erişimde yaşanan güçlükler, bu değişimin somut sonuçları arasında yer alıyor.
Bu kapsamda konuşan Ekoşehirler, Çevre ve İklim Değişikliği Araştırmaları Derneği Genel Başkanı Oğuz Şahin, küresel su döngüsünün ciddi bir krizin içinde olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Son araştırmalar, dünya çapında su rezervlerinin normal seviyelerde seyrettiği bölgelerin büyük ölçüde azaldığını gösteriyor. Bir yanda uzun süreli ve ağır kuraklık, diğer yanda kontrol edilemeyen taşkınlar… Su artık tahmin edilmesi zor bir davranış sergiliyor ve bu durum hem çevre hem de ekonomi için büyük bir tehdit oluşturuyor.”
Su kaynaklarına erişimin yalnızca çevresel bir konu değili, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve hatta ulusal güvenlik açısından da stratejik bir öneme sahip olduğuna dikkati çeken Şahin, “Tarım ürünlerinden enerji altyapısına, içme suyu arzından sanayiye kadar her alan bundan etkileniyor. Suyu sürdürülebilir yönetmek zorundayız ve aksi hâlde çok daha ağır sonuçlarla yüzleşeceğiz” dedi.
Çözüm için uluslararası iş birliğinin acil olduğunu söyleyen Şahin, şu çağrıyı yaptı:
“Su tasarrufuna dayalı politikalar geliştirmek, akıllı su yönetimi sistemlerini hayata geçirmek ve kaynakları adil şekilde paylaşmak artık bir tercih değil, zorunluluk.”
Kaynak: ALİ GÜRELİ